1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
905
Okunma
aşkı küçümsemedim;
açlığında sofrası oldum iklimlerinin
hep eylülü sürdü mevzilerime
sabırcıydı parıltısı şimşeklerinin
benimse şeffaf kolsuz bir paratonerdi iç giyimim
değmişti çatal ışığı yükümsüz yüreğin serinseline
sakladı ellerimi yaslarının avuç içine/..anlamıştım
sonbahardı yüz/dürdüğü gözlerime
sürgülü odaların sıvası yalazıydı âlâkamın
tamir/sizdi güneş/ten yaması mısralarımın
uzağı soyut sevda klasiğinden/..ayırmıştım
dili sürçük tümce kaygılarını..iç içe yığmıştım
ak yüreğin beyaz kalemiyle sayfanı/..çünkü
mekânım aşktı..
..ki
tanımımın senli içeriği düş sancısı
taş plağa kayıtlı sesi kırık gramofon
ruhunun paslı cilâsı akıyor güz notalarına
nedamet kıymığı incitiyor güftelerimi hâlâ
beste-i nigâr renklerimi çekiyor kirpiğinden lilâ
şımarık çocuk yüreği vuruyor dalga dalga uykularıma
içimdeki seni öldüremedim;
çürüyen yapraklarını gözlerimde biriktirdi mevsim
gecenin siyahını asmıştı günlerime takvim
’aşkını al öz/r/ümü ver’den başka ne diyebilirdim
şair olmak gerekti..kelâmın ziyadesi sığ dimağa zül
söndürdüğüm ışıklardan sızıyordu git artık dediğim eylül...
5.0
100% (1)