0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1020
Okunma
Sekseninde yedi şubattı ,kaybetmişti eşini
Doğum yeri seyyar ,kimse bilmezdi yaşını
Evlilikte Yarım kalan, asırlık Kınalı düşünü
Gözyaşlarıyla ,Velisini yorumluyordu
Acep Şükretmesini bilemedik’mi ,’oğul ay’
Yüzü geçkin kilo ,bir seksenlik boy
Hüznün çizgileri derken: ’Kınalım oy ‘
Beyi ile güreş tuttuğunu hatırlıyordu
Toprakale’de, bahçe sularken akraba oğlu
Pehlivan yengesine kayınları emmioğlu
Güreş halkası kurulur ,arkın başına sağlı sollu
El enseyle birer, birer suya yatırıyordu
Dediler ki : ’ağabeyimizle yani beyinle
İsterimsin ? ;Güreş tutsun seninle’
Dedi: ’izin verir birde erkeklik onuru ile
Çıkmazsa meydana’ yıkacağını biliyordu.
Yıkmasına yıkmıştı, bir çelmeyle beyini
Bir çit direğiyle dövülüp ,seyre doyan köyünü
Çadır açışını ,göç çekişini ve erkek payını
Yarı mabus ,enişte evinde arıyordu.
At binmiş ,silah çekmiş, erine gardaş olmuş
Onunla ağlamış, onunla gülmüş, ana olmuş
Toroslar da yaylamış, çukur ovada avlanmış
Hanımdan gardaş, erden dost olurmuydu
Bey cilve ister,naz ister,kırıtmalı söz ister
Güreşiciyi neylesin, oğul ister, gelin ister
Sarı saçlar, yüksek topuk , dolanacak boyun ister
Aslanın dişisine ,töreler geçit vermiyordu.
Kayseri Karaköy , toprak kale, Konya Kadınhanı
Kürdü, Laz ı, Çerkez i ya yürüğün yöresi yurdu hani
Torosları, yaylaları parsellemişler; Ne deve, ne çanı
Zaman galleş ,insanoğlu çiğ süt emmiş; Diyordu
Enişte evi güzel, enişte evi çok katlı hemde hoş
Lakin oturanlar memur, balkonlarsa sessiz boş
Mahpus damına benziyor yalnızlıklar peş peşe bir hoş
Ne iti, ne horozu, ne konuşacak adam vardı
Kimsenin evinde, mutfağa girmez ne deyim
Dolap açmaz, ocağa dokunmaz sorsan’ eyiyim’
‘Ah erim’ diyordu, sağlığında dalaştığı kınalıya beyim
Vücut ihtiyar, ayak yorgun, gönül kanatlı uçamıyordu
Yörüğün hası, goca Mahmud bacısı
Mangal gibi yürek, közlenmiş acısı
Yalan oldu; Omar ı,Ecesi, Kınalı Hacısı
Ölen ölmüş, kalana nolmuş, sormuyordu
Yarsuadım; Kınalının bir günlük öyküsü
Ölüm değil ‘9’ çocuğu üzmeme gaygısı
Miras bile aldırmamış ;Gardaş saygısı
Döndü sünü, Kemalini kimseye açamıyordu