1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
909
Okunma
Bir gece uykusuz gözlerim
saatin tik tak saleri
sessizliğin arifesinde
kapattığım gönül kapımın
arkasından bir ses
belliki zorluyor girmek için
Sen misin?” diye seslendim.
Yanıt veren olmadı.
Sadece uzaklaşan ayak seslerini duydum.
Biliyordum, oydu.
Geleceğini haber vermemişti
ama gelmesi gerektiğini biliyordu.
Tam o sırada gelmesi gerekiyordu.
Gelmesi, kapıyı çalması gerekiyordu.
Yapması gereken sadece buydu.
Bana gereken de buydu.
Onun varolduğunu bilmem gerekiyordu.
Varolduğunu, bir yerlerde yaşadığını,
soluk alıp verdiğini bilmeme gerekiyordu.
O da bana bunu haber vermeye gelmişti.
Gecenin sonraki saatleri büyük bir mutlulukla geçti.
Onun varlığı bütün acılarımın geçip gitmesine yetiyordu.
Oturuşum, kalkışım, yatışım yeni bir anlam kazanıyordu.
Belki de bütün buluşmalar bir varoluştu.
Kapının her çalınışında “sen misin?” diye sorarım.
Sen misin kara gözleri büyümüş Afrikalı çocuk?
Sen misin,
ürkek elleriyle çırpıntısını bastırmaya çalışan genç kadın?
umutsuzluğuna umut arayan hasta?
uykusunda işkenceler gören genç adam?
parmakları tellerde arayışlarda gezinen gitarist?
nereye gideceğini bilmeyen kaçak?
Sen misin içimdeki sessiz fısıltı?
......yunus......
5.0
100% (2)