0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1016
Okunma
Yıllar sonra bir akşam vakti
Tekrar geldim ey şehir sana.
Kim bilir ne çok şey vardır anlatacakların bana
Şimdi bir film şeridi gibi geçiyor
Gözümün önünden acı tatlı o günler
Meğer ne çabuk geeçmiş seneler.
Az mı yürümüştüm sahillerinde
Az mı kaybolmuştum derinliklerinde.
Ey şehir, sana anlatmıştım gizli sırlarımı,
Sen çekmiştin benim dırdırlarımı.
Sen sırtlamıştın dertlerimi
Seninle paylaşmıştım sevinçlerimi.
Hani başımızda esen ilk kavak yelleri
Unutmamışım bana ilk bakan
Ortaokuldaki yeşil gözlü Hamide’ yi.
Yeşil gözleri aklımı başımdan almıştı,
Tatlı bakışları her yanımı sarmıştı.
Ne bende cesaret vardı ne de onda
Sadece bakıştık iki sene boyunca.
Aşkı onunla hiç konuşamadık
Sonra da liseye başladık.
O galiba benden umudu kesmişti ki
Bir başka çocuğa aşık oldu
Öyle ki aşkından deliye döndü.
Kalmamıştı o çalışkan Hamide ’ den eser
Demek ki aşkın karşısında akıl pes eder.
Başımızdaki kavak yelleri esmeye devam ediyorduya
Ben de bir başka kıza aşık olmuştum.
Artık Hamide ’ yi de unutmuştum.
O zamanlar Gönül Hancı diye bir aktrist vardı,
Aşık olduğum kız da ona benzerdi.
Gönül Hancı ’ ya mı liseli kıza mı aşıktım
Ben de bilmiyordum,
İkisinin arasında gidip geliyordum.
Gönül Hancı...
Ulaşılması mümkün olmayan platonik bir aşktı.
Gelgitlerim yüzünden liseli kız da elimden kaçtı,
Adı bile kalmadı liseli kızın ne aklımda
Ne de yazdığım buğulu camda,
Unutmuşuz adını geçen zamanda.
Demek ki gelip geçici bir hevesmiş,
O zamanlar gönlümüze üflenen nefesmiş.
Sonra kader herbirimizi bir yana attı,
Hangimizin güneşi kim bilir
Ne zaman,nerde battı?
SERVER KARA Mayıs 2009