5
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
5338
Okunma

her şey sandığım/sandığın gibi değil baba
oğlun büyüdükçe
yeni insanlar gördükçe
soğuyor yaşamdan
elimden düşmeyen kalemim flu çiziyor hayatın renklerini
gri tonlarda yürüyor sağlam dediğin adımlarım
sağım solum
kuzeyim güneyim birbirine yardım etmiyor hiç
çıkıyor karşıma dengisizliğim her tümcede
ne yapsam işe yaradığımı ispatlamıyorum çevremdekilere
her masal mutlu sonla bitmiyor baba
sözlerindeki doğruluğuma inanmıyor hiçkimse
herkes kendi başında
ne birliktelik
ne anlaşmak var
gözler artık ’kuyu kazma’ bakışında
yolu bulan ’daha fazla mal mülk kapma’ akışında
gel de kirlenme
gel de devrime merhaba çekme bu durumlarda
haksızsam
arsızsam söyle baba
ben kızmam
ben sövmem sana
-toprağın bol olsun duasındayım-
her sabah dünkünden beter vakitlere aboneyim baba
düşünsene
sensizliğin derin acısında
annem şiirlerime uğramak istemiyor
seni bize hatırlatan her olay deprem şiddetinde
sarsıyor kalplerimizi
yüzlerimize yalnızlığı aşılıyor duvardaki resimlerin
hani bir daha gelsen
hani tekrar aramızı şereflendirsen desem
çok mu dilekte bulunmuş olurum
hakkımız yok mu seni özlemek
seni yine başucumuzda ansızın yakalamak baba?...
her soru cevapsız kipte baba
-geniş zaman uğramıyor şimdiki anıma-
sen gittin gideli
cennet köyümüz kaybetti neşesini
önümüz birkaç metreye takılı durdu
nergiz kokulu çiçeklere kavuşamaz oldu dağlarımız
sokaklarımız bile kedisiz/çocuksuz kaldı
sen gittin gideli çocukluğum avuçlarıma derim gibi yapıştı
ve bu gönül -bu adam olacak dediğin evladın- kocaman havadislere alıştı
kendi başına
-baba oysa ben yanında
romanı sona ermeyen sayfa
düşleri devam eden hülya
geleceği birçok dünya
oğul değerindeydim-
unuttun mu yoksa?
5.0
100% (9)