21
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1493
Okunma
beden yorgun düşmüş yüreğin tik taklarında
geçmişin gökkuşağında yedi iklimlerin
mor kuşaklarına sarılan yalnızlıklarım
papatya yapraklarına düşen
hüzne bulanmış gözyaşlarım damlarken
çilehanemde mum gibi eridim, tükendim ben...
ömrümü verdiğim değerler görmezken beni
gecelerimi unutarak koştururken sokaklarda
meteliksiz kaldığım günlerde aç susuz
ölümün koynuna gönüllü uzanırken kavgalarımda
vefalı sandığım içi boş kof adamlar satarken kendini
tükenmiş ömrün son demlerini yaşarken
geçen yıllarımı geri getirsem ne yazar ki bana...
çok şükür bir sen kaldın yanıbaşımda sevdiğim
sende gördüm vefalılığın en görkemlisini
ne zaman dara düşsem, yaralansam, kanasa içim
kaderin küskünlüklerine karaları bağlasam
ötelerden gönderdiğin merhamet sağnakları
şevkatine yüklediğin sevdaların bahar kokusu
özlemlerini sarıp sarmaladığın sıcacık nefesin
ömrüme düşen ayrık otlarını kuruturken
hayatın renklerini sende bir başka görüyorum sevdiğim...