20
Yorum
4
Beğeni
4,9
Puan
1742
Okunma
2010 kırıntılarından ....
Eski bir defterin yırtık satırlarıydı
Valizsiz yolculuğun adımlarını atmama sebep
Çıktım...
Bilmediğim bir mezhebin sınırsız sınırlarına
Bukle bukle saçlarımı emanet ettiğim yağmur tek yoldaşımdı
Yalnızlık ise tenime değemiyecek kadar korkak
Ben umuda dokunabilecek kadar yakınken
Sen uzağıma düşecek kadar âcizdin işte
Neyse;
Tılsımı saklı duygular baş kaldırır, karanlığın yıldız düşmemiş tavanında
Geceler siyahın matemine soyunur
Zamanlı zamansız düşer kuyruklu sözlerin çizgisi yüzüme
Sonra da geçer
İzi kalsa bile
Ay sus kalır
Bulutlar rotasız
Kim vurduya gider rüzgarın nefesi
Güneş ise sarı bakışlarını gizler
Tepeden inme hayal kırıklıkları mesken kılar şehrin gün ışığını
Geri çekilir kendisi
Tıpkı sen gibi
Uçsuz bir bakış adımlarımı hızlandırır
Gördüğüm sahne geçmişte bir anıdır
Sözlerim zehirler beni içimde
Kan kokulu gülüşler birikir gamzenin çevresinde
İnadım öfkemi giydirir usulca bedenime
Şimde sen bensiz
Ben sensiz ortalık yerde
Çözün iplerini intihar zamanım geldi
Kirpiklerimde ıslanmış bütün yaşları asın
Miadları çoktan geçti
" Doğum lekesini onsuzluğu da silmeyi de unutmayın tenimde"
01/04/2010
12;00
eMİNE
5.0
94% (17)
4.0
6% (1)