2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1308
Okunma
Yazılacak o kadar çok şey varken mecalsiz kaldım
yazmaya, taa ki sessiz çığlığın yankısı acıtıncaya kadar!..
Donuk gözlerle baka kalırken elime tahta parçası geçti,nerden geçtiyse? hani
iyide oldu manasız bakmaktansa uğraşmak daha doğru olacaktı, çizgiler çiziyorum...
Ne çiziyorsam... Dalgalar köpük köpük ben,çizerken o siliyordu
adeta
fark ettim ki tebessümle bakıyorum ve aldırmayıp kaptırmışım kendimi!...
O kadar zor ki anlatabilmek takatsiz ayakta duramazken ilginin zorunlu olduğunu
uygulamaya çalışmak ve hala kendimden kaçmak, yaşama gülümsemek.Sessiz çığlığın
yankısı nerde? kaçabilecekmiyim kendimden?ben değil,biz olabilmek!
Güneşin kızıllığı denize yansırken rüzgar saçlarını seviyordu koynunda aldırmadan
martılar eşliğinde!
elindeki kalemi tahta parçası
kendinden geçmiş mimikleriyle konuşuyordu!
seviyor seviliyor seviyordu.Biz olacakken ben olduk!...
Ben olduk!
sessiz çığlığın aşkı,kor eyledi
gayrimümkün şevk yaktı,nar eyledi
sahra çölünde yandım,buzlu değilmiydi
sessiz çığlığım sızdı,yaktı kül eyledi
kendimden kaçarken,kendimde yandım
beni el sanıp sessizliğimde,meftun oldum
aşık ı vurgun ızdırabında,kendimi ele verdim
sessiz çığlığın yankısında, yandımda yandım
5.0
100% (2)