1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1828
Okunma

bir sonbahar günü idi.
sabah saat sıfır altı
elimde bir kitap
kitap kitaplar içinde yasaklıymış
her yer sarılmış ürkütücü korkunç sesizlik içinde memleket
yollara barikat kurulmuş
içlerinden biri yakalan diyordu
gözlerim irildi
korkudan kaçtım
günlerce beni aradılar
dağlar evim oldu
taşlar yatağım
diken yastık oldu,
türküler kardeşim
Yankılanır sesim şu dağlarda anadadan bacıdan ayrı
hasretin oku mıh gibi girmişti yüreğime
sakalarım saçım uzamış kir pas içinde
elimde cıgaram her nefes çekişimde yanardı çiğerim
gözlerim dolardı
ah anam bu hasret bu çile nedendir
biz kime ne yaptık ki hangi cana kıydıki
bizim sevdamızdı memleketi
emekti bayrağımız
hürriyetti bizim kavgamız
biz kime ne yaptık
ah anam
mavilikler düş düşünceler prangalı
yasak koydular düşüncelere
onurlu olmak yasak
yasak vatanı sevmek bağımsızlık istemek
insanca sarılmak kardeşlik yasak
yasak olmuyan uşaklık
hayvan olmamız istendi anam
ne yapsam etsemde kurtulamadım
bir kuşluk vaktiydi yakaladılar
attılar beni mapusun en kötü hüçresine
dört bir yanıma sardılar dikenli teli
günlerce dövdüler beni aylarca eziyet ettiler
kırdılar elimi ağağımı
dilime dilime damga vurdular dönmesin diye
saçımı sakalımı yondular
itiler beni karanlığa
karanlık bir hüçre mekanım oldu
onbeş ay doldu üç gün sonra avluya çıkacakmışım
gençliğimi çaldılar anam
aldılar elimden kitapları
kopartılar çiçekleri düşleri
fikirleri yaşıyor oğlunun ağlama
ağlama anam geleceğim sana
hem de elimde devrim meşalesi ile
yakacağız bağımsızlık ateşini yeniden
arın terini taşıyacağız zafere
özgürlük bayarağını dikeceğiz
dikeceğiz anam vatanın her karış toprağına
o gün çok yakın ağlama
geleceğim sana
kırmızı bir gül ile
ve avuçlarının içine kıp kızıl
güneş bırakacağın
aydınlık yarınlar için
İRFAN KÖKTEN
5.0
100% (1)