Sana neler benzerdi gökten inerken bulutlar
yağmuru alıp gitti uzaklara rüzgar
vurdu eşyanın alnından yeşerdi tohumlar
edası kayboldu geldi geçti akşamlar
bir sancı verdi gecede senli karanlıklar


Bak ötelerden geçiyor bir turna
hazin bir öyküde yürüyor ilelebet
toprakta bir gül bir gülün peşinden geliyor
adını ezber etmiş temaşada mehtap
ucuz eski apostrof kelimeler şah olmuş
baş gösteriyor tomurcuğun gölgesinde kelebek


Yarın meyveye dursa da ruhum
bir gün asıl, asıl seyyahın elinde
dokunur nakış nakış kainatta leylaklar
açılır en derin mavilikler cihana
bir buse-i gönülde huzur
gel akşamın zevkinde bin nazen de gül
mevsimlerde yok dilinde dönen dualar


Gökten düşerken semahına dökülen çiçekler
ruhunu okşamada en güzel diller
şimdi ey nazen de, ey latif kelebek
ruhumu sen al uçuşsun her zerrem
kırbacınla çal bana dökülsün günahlar

Giderken daldığım rüyanın peşine
bir fırtına çaldı üfürdüğüm gölgelikleri
şimdi sımsıcak kucaklar açıldı
hadi al gel minderini bu mekana
gönlüm bir kaçak çemberde içim saklı pencere
kanatlandı dilimin lal yanı
tartısı ağır basar aşırı sevdaların
sürgünde tüm büyük küçük gezginler


Yol üstü ötüşür sabah kuşları
küserken ufak tefek ışıklar güneşe
zaman kayboluyor ben kayboluyorum
firarda el bulur tüm duygular


Şeridine takıldı durdurduğum akrep
bir bedene saplandı zembereği
kayboldu sendeki gizli ızdırap
sen şimdi hangi durağa bakarsan beni bulursun
bende sende beklediğim en güzel yolcuyu
hadi koyuver mihraba göz yaşlarını
her hale çare bulur en büyük rab


Bir bulut çıkıverir tepemden yükünde varda var
sen ve ben mahkum içimizde sancılar
ötelerde karmaşa tutuşturur giryanı
hadi çak kıvılcımı tutuştur meydanı
sarsın yangın, pişsin kül olsun
hey içimdeki sarhoşluk hep sen; sen olsun

Verdim en ince geceden bir perde
yansıyan orta oyununda o perde
geri planda sen ve ben figüran
gerçek ruhumda sen haykırırken üryan
gıcırtısı duyulur bedendeki kıvılcımın
ört üstünü üşümesin, sensizlik beyaz bir üryan


19-01-2011
Hayrettin ŞAHİN