Sar/m/aşık güle benzerdim 
Arap saçına döndüm 
Elim ayağıma dolandı
Rüzğarına karşı koyamadım
Mum alevi gibi titrektim 
Üfledin 
Bir çırpıda hemen söndüm...
        
Çık işin içinden
Gel de çöz şimdi beni...  

Kızıl, kıpkızıl  etraf
Bir gonca güle benzerdi hayali
Dudağımda vişne tadı 
Bir damla suya hasret
Gözyaşımda gizli, saklı...
  
Tökezledim baksana 
Kör dipli kuyulardayım...
Kar, boran demeden
Varsa yollarım sana
Sağnak yağmurları aşsam
Terinin ıslaklığında...
Bassan bağrına beni 
Alsan avuçların arasına 
Doldursan SEVGİ ile 
AŞK denen tılsımlı kadehi
Kaldırsan ikimize, şerefe diye...

Kuruyan yaprağa can gelse        
Kızgın  çöllerde fırtınalar çoğalsa   
İçimde biriken hasretin kum olup 
Masmavi deryalara aksa 
Özlemin yayılsa kıyılarımda
Martılar can bulsa
Dalga seslerinde...  

Parmaklarım değse 
Yüreğinin ılık nefesine...

Öyle uzaktın ki ! 
Dokunamıyordum
Öyle bir ateş ki 
Yangının sorma...

Aklın varsa
Kaç kaçabildiğin kadar  
Durma
Varlığını inkar et...

Öyle bir geliş ki !
Endamını sevdiğim 
Adımların sesi kulağımda
Aşk hizaya gelmiş
Şafak vakti kapıda 
Sabah nöbetleri sayılı 
Uykusuzluk, kimin umrunda... 
Bakışların hançer olmuş 
Sineyi dağlar
Ulaklar haber salmış 
Dört bir yanda 
Adın yayılmış...  

Güller kokusunu saçmış
Yediverenler yine boynun bükmüş     
Yürek sesini
................ Yüreğimde hissettiğim...

Gel de, gör beni 
Istersen umursama 
Varlığını şimdi 
Gücün yeterse 
Yörüngemden çık 
Vazgeç sevme beni
Ya da çek git
Çivilerini sök 
İçimdeki senin şimdi...

Konuş
Su serpsene
Yanan ruhuma 
Cemre düştüğünde toprağa
Belli ki üşüyeceğim...
Yine de
Derinden bir sızı ile
Dilimde bir şarkının 
Hüzzam peşrevi olacak
Belki de  
Geçecek mevsimler zamansız üşümelerle
Sesizce bir ah bırakıp ardında...
Bense  
Sararan yaprak gördüğüm de dalında   
Gökkuşağının altına sığınacağım...
 
Haberin olsun ! 
Yarınlar adına
Şarkılar mırıldayarak
Rengarenk düşlerde    
Çiçekler açacağım sana...