4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1652
Okunma

Çaresizim sessizce uyuyan sabahlarımda
Göçmen kuşları yol gösterir ellerimden tutarcasına
Çöl seraplarında bulurum beti benzi solmuş
Kum fırtınaları saklar beni alır koynuna
Nedir ne değildir bilemez oldum senin yokluğun da...
Ağlarım düşlediğim de saklarım gözyaşlarımı yastığımın altına
Sanmaki bir daha görürüm kurumuş dalların ardında
Yeşeren yaprağım olur mu bilemem sulamadan toprağıma
Yağmur bulutlarına ağıtlar yakarım sesimi duyururcasına
Dayanamaz bu yürek yokluğunda ki acı feryatlarıma...
Gidişin gidiş değil ama ne çare düşmüşüm yollarına
Saklayacak neyim var ki artık çaresizliğimin şaşkınlığına
Yüzümdeki haritalar anlatır beni çizer yarınlarıma
Yalan yıllarımın kor gibi yaktığı bu acı sevdama
Hey hat yıllanmış şarap gibi değerli son bulan aşkımıza...
Bulutlar örtün üzerimizi gri kara ne varsa renklerinden kalan
Zerre kadar utanacak saklayacak ne yaptık geçmişteki yaşantımız da
Üşüyorum ıslanan kara toprağın ve yağmurun altın da
Sorgulamadan geçemez misiniz ey cehalet avcıları
Saklayın yeşeren kır çiçekleriyle papatyaların altın da...
Örtüşüyor tüm renkler gök kuşağıyla birlikte etrafım da
Sadelik akıyor var gücüyle ahengiyle boylu boyunca
Devasal bir anıt yükseliyor ardından endamıyla
Tarihe karışacak bir serüven çığlıkları yükselirken etrafım da
Çaresizim sessizce uyanan sabahlarım da...
5.0
100% (3)