5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
869
Okunma
bundan tam yirmi beş
yıl önce
okul dönüşlerinde
uğradığımız bir gençlik
kafesi vardı
sahil kenarında
denize nazır
biz adını
"yalnızlar kafesi"koymuştuk
ne yalnızlar tanıdım
orda
ne yalnızlar geldi geçti
baba torikler
derviş canlar
Bektaşi dedeler
sofi amcalar
Halveti,Mevlevi simalar
dilenciler bile vardı
siyah habeşi ayakkabı
boyacıları
Kasımpaşa kaçkını
külhanbeyleri
limon satıcıları
emekli dayılar
güngörmemiş ayılar
postacılar
emekli demiryolu makinistleri
ikinci sınıf kaptanlar
umut tacirleri
artist olma h ayalleri ile
doğudan gelmiş
kaytan bıyıklı delikanlılar
zorbalar
çıraklar
ustalar
tersane işçileri
eski pehlivanlar
zakirler
şakirler
ney üstadları
bağlama çalanlar
daha niceleri
geldi geçti
bir İstanbul hatırası
manzarası gibi
bazen tıkabasa dolu olurdu
kara kışta
içerisi zifiri
sigara dumanı
göz gözü görmez
poğaçaları alır
Halveti Dedenin yanına giderdik
biz de
ilk tasavvuf,gönül dersleri
Arap Sadi’den
kabadayılık dersleri
Zübük Selami’den
siyaset taktikleri
Nihat Dayıdan
memleket meseleleri
ne oyunlar vardı
öyle haybeye geçen
anlar,kıymetli
zamanlarda olurdu
şimdi
bakıyorumda böyle
bir yer yok
sahiden
o zamn
dünya nasıldı ya
diyorum
tek kanallı
siyah beyaz televizyon vardı
tüm gördüğümüz
göreceğimiz
o kadardı
nerden bilebilirdik
bu yılları
tahmin bile
edemezdik
şimdinin naylon
insanlarını
tüm çekiciliği bitmiş
abuk subuk yaşamı
ve onun
adamlarını
es geçelim
geçelimde
ne olacak
bizden sonrası
iyi olur
iyi olur
inşallah
cengiz zorluoğlu
5.0
100% (3)