2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1023
Okunma
martı kanatlarında Atilla ilhan’ın sisler bulvarına dadandık
zoraki çıktık Dikmen yokuşunu
horoz misali akşamdan kaldık
uyanamadı sabahlarımız
arkamızda anılar
ufka doğru yürüdüğümüz yollarda
ıslık çaldık yıldızlara
engin denizlere açıldık yırtık yelkenlerimizle
mavinin çekiciliğine kandık
usanmadık boyalarla haşır neşir olurken fırçalarımız
ağlamaklı gözlerimiz ihaneti gördü
kaçıncı seferiydi otobüs yolculuğunun
ayrılıklarda yaşlandık
zamanları tüketirken ceplerimiz
sevdaları çaldırdık dalgınlığımızda
kor kor yandık ateşin maviliğinde
kırıldık
geçmişe dağıldık cam parçalarıyla
kadınlarımızı gördük annelerin şefkatli bakışlarında
ay ışığı akşamlarında sustuk bir çocuğun çığlığıyla
sesimiz yetmedi dostun sofrasına
burkulduk
kendimizi aradık gölgelerde
tükenişimize mani olamadık aşkın esaretinde
yağmurlara sığındık
tanrılardan aman dilendiğimiz efsanelerin yalancı karakterleri olduk
bir tiyatro gösterisinin ortasında
mahpusluğumuzdan kurtulamadık zincirler ayaklarımızı kanatırken
kalemi kırdık
ama ölümün soluğunda mavi sevdamızdan asla vazgeçmedik
.
.
.
b@r@n