14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1570
Okunma
DARBELİYDİ DAHA ONYEDİSİNDE
Korkak, titrek acı biber tadında hayatına
Baklava istemedi
Gıpta ile yaşamak değildi
Gözlerinde ki aşkı tattırmak
Ardından soluksuz
Zamanlarda nefes almaktı,
Kısayla, uzunla işi yoktu
Bir Bekir’i varken
Bildiği doyum sandığı
Kalleşliği istemeden,
Omuzlarına oturan hayatın kalkmam
Seslenişlerini sessizliğin ortasına bıraktı
Bırakış mıydı yoksa çaresizlik mi,
Kadehindeki rakının damarlarına
Sinsice girip kemireceğini
Bekir’in kemirgen olduğunu bilemeden
Yudumladı hayatı...
Kadehimiydi onun mutluluğu
Unutkanlığının arkadaşlığımı,
Bir kara yaprağı
Silemediği... sil ipte
Lekesini çıkaramadığı
Fahişe yaşama teslim olmayacaktı ,
İsteği aşktı... huzurun eşsizliğinde
Aklının almadığı eksikliğimi vardı
Kahpe kaderin mutluluğu keşfetmesi için.
Olurdu isteseydi derviş
Çok şey istemedi ki
Pembeliği göremeden
Boğazına sarılan kara ellerin
Savaşına pamuk elleriyle
Düşmandı
Kırılgan... ince... bir o kadar narinliğini
Kara ellerin teslimiyetine
Hazımsızlığıyla sarıldı bebeğine
Güçtü, iktidardı onun sevgisi
Yıkılmazdı, yakılamazdı
Karaları lekeledi kendince
Kara basanları, düşe dönecekti
Bilemezdi ki
Şerefin şerefsiz olacağını
Dönüşümsüz zaman yolculuğunda
Yalnız değildi ki...
Bekir’in yürek yoksulluğunu çözemeden
Otuzlu yıllarını yudumladı
Nerdeydi ana... baba....
O anayken anladı ki
Hayat kadere satmıştı AYTENİ...
Bir yudum tattırdığı aşk karşılığında.
BERNA ÇANKAYA