4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1398
Okunma

Oğula Ağıt
Zaman olur,
bahar gelir Erzincan ovasına
rüzgar eser
savrulur saçları göklere salkım söğütlerin
açılır yaraları kalbimin
Ah ölüm
ah acı
ve ey
ahhh! edemediğim can oğul
sonsuz bir ağıt gibi düştünki ömrüme sorma
paramparça ahlar kanıyor dudağımda şimdi
bir arayan, soranım yok artık
bir haber bırakmadan çekip gitti öylece...
hayatın yarasıyla uçurumlar arasında kalakaldım…
Bakınca duvardaki resmine
yüreğime iki yetimlik ah
gözlerime kan doldu
kör oldum bakamadım
lâl oldu dağ
lâl oldu acı
lâl oldum sustum
Bu gün bayram günü
benim yas günüm
kimsesiz yanımı alıp yanıma
anlatamadığım duygularla
sana olan sonsuz sevgimle birlikte
mezarına yürüyeceğim boynu bükük
yüreğimi parçalamaya
acılarımı yıkanmaya fırat suyunda...
Zaman dar-ı nar
Avuçumda yaralı bir kuş
kolu - kanadı kırık neylersin
oy yarasına kurban olduğum oğul
sen dur öpme gözlerimden
sen dur öpme gözlerimden
yüreğim kan olur
Sen yoksan
bil ki, küskündür yazgısına
oğlunu yitirmiş bütün babalar
bütün anaların yüreği kan
Gel tut başımı
üfle yarama
Yetişir,
hüznün elbiselerini giydiğim üstüme
Gel,
indir göksümün üstünden bu acıyı
dindir
yoruldum yangınıma su taşımaktan...
Ah canım oğul, yaralı yanım oğul
bir kanat daha kırılmadan
yıkılmadan bir yanım daha
gözlerimi yedirmeden dağ kuşlarına
gel öp çaresizliğimi alnımdan
inlesin gök
inlesin dağ
inlesin taş
açılsın dilim
berhâva olsun acı ve ağıt!
5.0
100% (2)