Gülümseyerek okuduğum bir şiir.Gayet güzeldi.Gülümseten ve düşündüren şiirleri çok seviyorum.Yazmayı da,okumayı da.
Son kıta kendinizle ne kadar barışık bir insan olduğunuzun göstergesi.
Kendisiyle barışık insanlar,herkesle barış içinde yaşarlar.Bu nedenle sık sık sayfanızda olacağım.
Şimdilik sayfanızdan ayrılıyorum.
Ellerinize sağlık.Selamlar,saygılar

Böyle şiir yazılır mı yahu kardeşim, ilk satırda gözlerim parladı sonraki satırlarda elimde laptop bi taraftan okuyorum yutkuna yutkuna kendimi mutfakta buldum. Baklava tava filan çok heycanlandım şimdi de..........dolap tamtakır:))))))

ellerine sağlık dostum ama bu yazdıklarını yiyen çok az insan var buna ramen şişmanlıyor ise halkımız boş ekmek yediiği içindir aslında ne demek istediğini yine belli ederek taşlama haşlama olarak yazmışsın değerli yüreğini kutlarım
seni sevmek ve okumak bir ayrıcalıktır
sevgiler

bende zevkle okudum...aslında yemekle aram yoktur ama acıktım.hamsilere takıldı gözüm ne diyeyim.güzel şiirdi...

Diyetle yaşanmaz anladım şükür;
Kesmeli burada, ölürüm yoksa...
Yemez miyim kardeş; kaldım ya özgür!
İyi mi açlıktan nefesim koksa?

Çok haklısın Murat Bey, ye gitsin. Atın ölümü arpadan olsun de mi ya.
Güzel bir şiirdi efendim çok beğendim kalemin, yüreğin dert görmesin.
Saygımla...

yüreğine kalemine sağlık, harika yemekler pardon şiir:))
selam ve saygıyla...

Birimiz açlıktan inleyeni diğerimizi aç gözlülükten inleyeni yazmışız. Çok hoştu, çooooooook.
Selam olsun yazan kaleme.

coşkun ve fevkalade etkili şiirinize, emeğinize yüreğinize sağlık

sevgiler

sanırım yemeyede devam edeceğiz Murat kardeşim..Allah sonumuzu hayretsin diyorum..kalemine yüreğine sağlık..selam ve dua ile

sizinle aynı tabaktan yemek yiyen aç kalkar bu belli oldu.saygılar

Filinta gibiyim, “inta”sız ancak.
“Çapım çevrem kadar” geniş mutlaka.
“Türk kası” erkekte olur muhakkak;
Elbette ciddiyim; sanmayın şaka...
.....FİLİNTA ha? Ama intasız okuyun mu diyorsunuz...Estağfirullah.
..Akılma 'yeyom yeyom doyamıyom doktur bey'diye bir şiir vardı onu getirdi mısralar.
YİYEMEYOM DOHDUR BEY
Verdiğin perhize budur gayratım
Bundan başka uyameyom dohdur bey
Üç sepet yumurta sabah kahvaltım
Teker teker sayemeyom dohtur bey.

İki leğen pilav bi yayık ayran
İster yağlı olsun ister yavan
Olsun yanına kesiyom 5 kilo sovan
Yeyom yeyom doyameyom dohtur bey.

Üç tencere bamya yerim bişinci
Yirmi tas su içerim biraz koşinci
Her yerim dökülür karnım şişinci
Sağlam göynek giyemeyom dohtur bey.....
....devam ediyor..

Tebrikler...Güldürdünüz bizi...
ESRA

Düşmanlık yakışmaz; kilonla barış!
Uzadı bu şiir, atıştır biraz...
Hiç durmadan ye, iç; fillerle yarış;
Bu nazım, kendime atıştır biraz!


dostum biz külliyen aç kaldık yavv..
muhteşemdi şiir yine..
yürekten kutlarım..
sevgimle..

Hocam bu siiri ikiye bolseydiniz iyi olurdu...
Oku oku bitmiyor. Bitsede mutfaga gitsem diyorum...
Cok guzeldi candan kutlarim.
Sevgi ve saygilarimla...

vallahi okuyunca gecenin bu saatinde acıktım. çok yemeyin!
hem sucuk kolon kanseri yapıyor diye doktorlar sık sık uyarıyor. bu pahalılık sizi belliki etkilememiş hocam ....


güzel bir çalışma örneğiydi. böyle şiirlere ihtiyacımız var. ama acıktırdığı doğru. kutlarım.

Düşmanlık yakışmaz; kilonla barış!
Uzadı bu şiir, atıştır biraz...
Hiç durmadan ye, iç; fillerle yarış;
Bu nazım, kendime atıştır biraz!
****************************************
Bir daha Bafra'ya yol alıyorken
Murata uğramak şart oldu gayri
Defterden aleme kol sallıyorken
Yüreğime acı dert doldu gayri...

SELAM VE MUHABBETLE
GÜLENİN GÜLDÜRENİN BOL OLSUN GALİ

güzel gönlünüze selam var olun

Kilolar başını alıp gidince;
Niyetlendim hemen sıkı diyete...
Görsün cümle alem, inceden ince;
Elveda mangalda sucukla ete!

Filinta gibiyim, “inta”sız ancak.
“Çapım çevrem kadar” geniş mutlaka.
“Türk kası” erkekte olur muhakkak;
Elbette ciddiyim; sanmayın şaka...

Üç kangal sucukla yirmi yumurta;
Ne gider değil mi, kahvaltı için!
İki demlik çayla elmalı turta;
Sofraya buyurun; yemeyin, için!

Beş yufka ekmeği sahanda çevir;
Kızarsın güzelce, tutsun kıvamı...
Üstüne üç kilo çökelek devir;
Mutlaka gelecek bunun devamı.

Daha çok öğlene, ne yesek acep?
Simide talim et Murat’ım vah vah!
Ara şu fırını, ne güne bu cep;
Öğlen oldu artık acıktım eyvah!

Sabahtan fırına vermeli güveç;
On litre ayrana, beş pide çok az.
Kıymasız olanı yenilir mi? Geç!
Almalı beş kasa üzümle kiraz...

Kuzu çevirme var daha menüde.
Çorbalar, pilavlar, dolmalar gelsin.
Aç kaldık; bitirdik bugün günü de;
Helvanın üstüne elmalar gelsin.

"Akşama ne yesek acaba?" derken;
İkindi çayıyla yemeli börek.
Yedinci tepsiyi iştahla yerken;
Yutmalı yanında bir fırın çörek!

Akşam oldu hanım yemeğim hani?
Bugün çok acıktım, düştü şekerim!
Baklava yok muydu; yahut revani?
Ceviz yok mu? getir, üste ekerim.

Hingal var demiştin; soğutma şunu!
Neden bu kadar az; var mı gerisi?
İki çuval yetmez, bol koysan unu;
Sen cimri değildin, gönül perisi!

On kasa balıktan bu mu çıktı yav?
Koy şunu kapıya; kedilere ver!
Şaka yaptım tamam; tek derim "miyav!"
Hamsi bu; kaçar mı? Bulan yer de yer!

Acaba ne yapsam? açlıktan öldüm.
Dolabım tam takır, evde bir şey yok!
Hüzünle son kalan ekmeği böldüm;
Açlıktan mideme nasıl vurdu şok!

Diyetle yaşanmaz anladım şükür;
Kesmeli burada, ölürüm yoksa...
Yemez miyim kardeş; kaldım ya özgür!
İyi mi açlıktan nefesim koksa?

Attıysam; Durdu’yla Halil’e sorun...
Cumadan sonraydı; yedik ayvayı.
Kulağı çınlasın; hak verir Harun;
Kaçırdı yarınki müthiş tavayı!

Düşmanlık yakışmaz; kilonla barış!
Uzadı bu şiir, atıştır biraz...
Hiç durmadan ye, iç; fillerle yarış;
Bu nazım, kendime atıştır biraz!

Murat CANBOLAT



Güzel kalemden güzel şiir kutlarım.
Saygılarımla...

ağlasam mı gülsem mı anlamadım :)


gece gece sus kalmak en iyisi sanırım

sayın hocam farklı ve gerçeğin diline sakız olmuş sözler yumağıydı


kutlayıp kaçtım :)

Şiirde bana da müracaat edildiğine göre; açıklama ihtiyacı duyuyorum;
Murat hocam, kilolarıyla barışık bir şairimiz. Et yemezse kesinlikle doymaz. Onunla tanıştığımda 64 kiloluk bir delikanlıylen, şimdi 86 kiloluk kaslı bir pehlivana(!) dönüştüm.
Efendim; şöyle ki;
Okulda öğle arası, kıymalı pide yemiştik. Dersten sonra, Murat'la beni Tuncay Tokgöz arkadaşımız çağırdı. Biz de gittik. Tuncay bey, evlerinin avlusundaki şöminede koca bir güveç pişirmişti. Güvecin kokusu iki sokak öteden geliyordu. Mübarek neredeyse tamamı etten müteşekkil bir manzumeydi ya; murat önce eliyle karnını yokladı; sonra bir iç çekti ve:
"Allah'ım" dedi; "Ya bana iştah ver, ya canımı al!" ağzım açık kaldı bir an. Ben, tok olmamdan dolayı tabağımı ancak bitirebildim. Murat ise çoktan üçüncü tabağın sünnetiyle iştigal ediyordu.
......
Anlatacak çok şey var. Bu kadar iştaha ve bu denli =yaklaşık 0,1ton= kütleye rağmen iyi futbol oynar, mükemmel takla aşar ve çok güzel dip dalar.
Hasılı kelam;
Murat yemek kadar yemek muhabbetini de sever.
Güzel bir hece şiiriydi. Eğer bu şiire özendiği kadar, yarın yapacağı Kilis Tava'ya da özenirse, okulda şölen var demektir.

yemeden hayat devam etmez murat hocam şiirde tam bunu ifade ediyor. biz bizi biliriz biz yemeden edemeyiz. eline sağlık.

ahh çok hoşdu güldürdünüz beni ne olacak bu kiloların hali demektense boşverin her lokmanın tadını çıkartın:) hepimizin derdi yaa bu kilolar .güzeldi tebrikler selam ve saygılarımla...