Anaforda deveran, merkezi iç özünde,
Pencereler simsiyah, lisan bitmiş sözünde,
Mantık, felsefe, tabu, çizgi çizgi yüzünde,

İşte size bir tablo, işte size bir bardak,
Bir kubbenin altında, yıldızsız olan çardak.

Zamana hükmederken, kumpasın gezi gitmiş,
Adım adım sorguda, ölçüsüz kalmış bitmiş,
Hesapları tutmayıp, alıp ardına itmiş,

İşte size bir korku, işte size bir engel,
Dar ağacına takılmış, insan boynunda çengel.

Merdivenlerde gergef, ayak altında güven,
Bilinç harman başağı, ezmekte taştan düven,
Sevdalar rafa kalkmış, sırtında kambur söven,

İşte size bir nazar, işte size gül suyu,
Şafağa tutunsak ta, inip çıkılmaz kuyu.

Semaya yolculukta, burağı arşa saldık,
Derince bir rüyanın, zifir renginde kaldık,
Raflar ki bit pazarı, ilhamı ordan aldık,

İşte size bir kesit, işte size bir çıkmaz,
Başımız yere değse, yine usanmaz bıkmaz.

Üşüşmüş akbabalar, timsali zaman akar,
Mekandan münezzehi, bilmezken ablak bakar,
Kibre müsavi sirac, kor olmuş yakar yakar,

İşte size muamma, işte size bilmece,
Benlikte yaşatılan, balçıktan bir gülmece.

Sanmayın kulpundayız, çorbadaki kaşığız,
Cem ile cem olurken, semadaki ışığız,
Pir sultanın şiriyle, ehli beyte aşığız,

İşte size bir nakış, işte size bir örgü,
Görebilmek miraçta, ilmin kapısı görgü.

Naftalinlenmiş bezden, kefenler biçilmekte,
Kızılcık şerbetinden, ömürler içilmekte,
Saatin kadranından, ümitler geçilmekte,

İşte size bir parsel, işte size küçük ev,
Burada sultanlık yok, ne de olmak büyük dev.

Düşünmek düşünmek, akılın izanında,
Yok olur tüm vehimler, ruhların mizanında,
Sorgusuz cem edilir, bir aşkın kazanında,

İşte size bir dünya, işte size bir ufuk,
Kehanete gerek yok, işte sihirli çubuk.

Şahin Hanelçi
17.08.2010
Brighton & hove. UK.