1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1210
Okunma
Bir ömrün öncesinde adımlamıştım
İstanbul’un ıslak kaldırımlarını,
İçimdeki umutla, kovalamaca oynarken.
Eskiyen yıllara baktım,
Zamanın kısır döngülerinin aralığından;
Halen koşmaktayız art arda,
Kovalamaca oynarcasına.
Koşuyorum umutlarımın ardından;
Yetişemiyorum bir türlü….
Dünden tutulmuş köşe başları.
Her gelen yeni devir,
Kendi mutlu azınlıklarını türetmiş…
Onlar,zamanı yakalamayı başarmışlar,
Kovalıyor zaman
Koşuyorum umarsızca,
Gizlerle dolu bilinmezliklerin ötesine….
Sular geçiyor boğaz köprüsünün altından,
Ağır ağır,çırpınarak…
Hava,hafif lodoslu
Her günkü gibi..
Ne denizin morunu
Ne de gökyüzünün maviliğinin farkındayım,
Siyah mı?
Beyaz mı?
Bilemiyorum…
Sanki dönen birer değirmen taşı
Zamanın acımasızlığı.
Hüzün bırakır geriye,
Öğüttüğü umutlardan,düşlerden.
Yaşamla oynadığım kovalamacada…
1976-2007