hey dünya
gün gördük gün geçirdik
kimler gelip geçmedi ki hanından
ne başaklar
ne ağustoslar dermedik seninle



aysız gecelerde kar tozunu
çocukluğumun uzak masal köylerine eledik
soğuk kış gecelerinde
döne döne
……………kar tozuyla serpilip
fırtınayla dokunduk camlarına
ve konuk olduk
…………..ocak başlarındaki sohbete
içimizi ısıttı közdeki sıcak kahve
gözler korkuluydu
şaşkındı
sevecendi
gülümserdi iri iri
becerikliydi utangaç eller
………………..………..kaleme sarılır gibi
ateşin kızıl ağzına savrulan selvi dalları
………………………….biçimli ve narindi



karanlık gecelere üflendi gaz lambaları
yatağımızı titreyerek ısıttık
uzakta köpek sesleri penceremizde rüzgâr
sobamızda sönmemiş kömürlerin çıtırtıları
yorganımız ne sıcak sarardı
derin deliksiz uykularına



hey dünya
gün gördük gün geçirdik
bir bardak çaya bir sigara sardık
kahve köşelerinde gizemli sohbetlerini
duman altında gizlice yaptık
yeşil çimenlerde uzun uzun
çizdiğimiz resme bakar gibi
yıldızlı göğe baktık sessizce
arada bizim için parladılar
…………………………..göz kırpar gibi
kurbağa sesleriyle uzadı yaz geceleri
misafir oldu yorgun uykularımıza
bir bir kaybolup gittiler şimdi
uzaktan sesleri gelir uzak
arada bayram günlerinde



ey dünya
ayrık otu yolduk tarlalarında
bitlerini kırar gibi bir kocakarının
sabun kokularıyla yüklü
ihanetin yataklığını yaptın
kucak açtın aç bedenlere
bir sen şahitsin yasak sevişmelere
……………………………bir de Allah
unutmadım biliyor musun

24.10.1994