29
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2869
Okunma
GANJ VE AŞVARYA(GANJ’IN DOĞUŞU)
Hindistan,Pakistan ve Bengladeş’e hayat veren Ganj Nehrinin denize döküldüğü yerde Bengay körfezinde Mahabalipuram kentinde yaşayan dönemin kralları kendilerine görkemli tapınaklar yaptırıyorylardı.İşte o dönemde Kral Madu’nun danışmanı Amar’ın güzel kızı Aşvarya ile kumaş ticareti yapan Rahul’un oğlu Şiva arasında geçen bir aşktır bu.
Baba Rahul şekirdeki mütevazi dükkanında kardeşi Hari ve oğlu Şiva’nın getirdikleri kumaşları satmaktadır.Şiva Uzun yıllar amcası Hari ile gemiyle diğer Ülkelere gidip gelmekte idi.Baba Rahul yaşlanınca dükkanı tek oğlu olan Şiva’ya bıraktı.Şiva bir gün dükkanda otururken bir kadın girdi içeriye iki kızı ile.Kızlardan büyük olanını Şiva o kadar beğendi ki hayranlığını gizleyemedi.Ancak soylu ve zengin biri olmalıydı.Çünkü kapıda iki savaşçı bekliyordu.
Bir ara kıza adını sordu Aşvarya idi adı.Onlar dükkandan çıktıktan sonra Kuzen Kadru’ya takip ettirip nerede oturduklarını ve kim olduklarını öğrendi.Akşam eve vardığında Annesi Manu’ya durumu anlattı.Anne Manu bunun çok tehlikeli olduğunu kızın babası Amar’ın zalim biri olduğunu,Kralın en yakın yardımcısı olduğunu kızlarına bakan bir çok genci öldürttüğünü ve uzak durması gerektiğini söyledi.Baba Rahul’da bunu doğruladı ve Amcası Hari’nin dostu olmasına rağmen yine de dikkatli olmasını istedi
Şiva peki dedi ama Ateş yüreğe düşmeyi görsün.O gün Şiva tapınağa dua etmeye gitti.Birde baktı ki Aşvarya,Annesi Şila ve kız kardeşi Kavita ile birlikte onlarda tapınakta idi.Duaları bittikten sonra Şile Rahiplere yardım yaparken Şiva’da yanlarına yaklaştı.Şila Şiva ile kızı Aşvarya’nın bir birlerine bakışlarını görünce “kızlar bu çocuk kumaş satan değil mi?.Kızlar o dediler.Şila,Şiva’ya dönerek bize o dükkanında gördüğümüz kumaştan bir miktar eve getir dedi.Şiva peki efendim dedi.
Şiva kumaşları hazırlayıp Aşvarya’nın evine gitti.Anne Şila bir ara kızları göndererek Şiva’ya kızına olan ilgisini bildiğini,Ailesi ile bir akşam kendilerini beklediklerini söyledi.Baba Rahul ve Anne Manu şaşkındılar.Amar buna nasıl razı olmuştu.Bir akşam gidip görüştüler.Amar bu işi uzatmaya gerek olmadığını Kral Madu’nun tapınağının bittiğini o hafta açılacağını,bir hafta sonrasında da evlenme törenini yapmayı önerdi.İki aile de kabul etti.
Tapınağın açılışına İki aile de birlikte geldiler.İki genç öyle mutluydu ki bir hafta sonra burada evlenme törenleri olacaktı.Ne yazık ki Aşvarya’yı orada gören Kral Madu’unun oğlu Rija,Şila’nın yanına gelerek bu kız kim diye sordu.Şila’da kızım Aşvarya dedi.Haftaya burada evlenecekler dedi bela olmasın diye.Bu söz tam ters tepki yaptı.Pis pis gülen Rija belli olmaz dedi,kimin töreni olacağı haftaya.Şila ürpermişti.Çünkü Rija her istediğini alan ve yapan sadist biriydi.
Oradan ayrılan Rija adamlarını çağırıp Şiva’yı gösterdi.Bu genci takip edip bana bilgi verin dedi.Akşam üzerine doğru gelen adamlar tapınakların arkasında bir dükkanda kumaş satıyor dediler.Rija bu akşam güneş batınca o genci bir çuvala sokup getirin emrini verdi.Aradan birkaç saat sonra adamlar genci getirdik dediler.Rija aç bir kaplanın kafesine atın.Öldükten sonra’da Nehrin kıyısındaki ormana bırakın dedi
Şiva o akşam eve dönmeyince Baba Rahul aramaya çıktı.Arkadaşlarına ve tüm tanıyanlara sordu.Hiç kimse görmemişti. Evden eşi Manu’y da alarak Amar’ın evine gittiler.Şiva’nın eve dönmediğini söylediler.Şila’da Kral Madu’nun oğlu Rija’nın kendisine söylediklerini anlattı.Amar şimdi herkes yatsın.Sabah buluruz dedi. Ertesi sabah Amar,bu işi Rija’nın yaptırdığını tahmin ettiği için en yakın adamlarından birini gizlice getirterek akşam ne yaptıklarını anlatmasını istedi.Oda çuvala koyup gtirtiklerini,aç bir kaplana attıklarını ve nehir kıyısına bıraktıklarını anlattı.
Ertesi sabah Amar olup bitenleri anlattı.İki aile yıkılmıştı.Hep birlikte Şiva’yı attıkları yere gittiler.Oraya vardıklarında karşılarında parçalanmış bir beden vardı.Aşvarya öyle bir sarılıp haykırdı ki yürekleri parçalıyordu.Kara bulutlar sardı her yanı.Öyle bir yağmur görülmemişti o güne kadar.Aşvarya ellerini açtı ve “Tanrım bu yerleri yerle bir et” diye haykırdı
Kaşmir vadisinde ki büyük gölün bulunduğu dağlar yarıldı,sular boşaldı,Himalayalardan gelen SARASWAT nehri yatak değiştirdi.Koca Hint yarım adası sarsıldı.Cambay ve Bengal körfezinde sular yükseldi.Mahabalipuram’ın yarsı çöktü bir çok mabet ve evler sular altında kaldı
Bu olaydan sonra Hint yarımadasına hayat veren kutsal ganj doğdu.
Hikaye:Sadık Dağdeviren(Aşık Lüzumsuz)
Bu nasıl acıdır bu nasıl zulüm
Kırdılar sarmadan kolumla elim
Bu nasıl bir Dünya bu nasıl ölüm
Buraları yerle bir et sen Tanrım
Seni sevdiğimi nasıl duydular
Seni bu hallere nasıl koydular
Söyle bana şiva nasıl kıydılar
Beni de onunla sır et sen Tanrım
Şahidimdir benim yarılan şu gök
İyiler azalmış kötü daha çok
Bu zalimde ise hiç merhamet yok
Rija’ya Dünya’yı dar et sen Tanrım
Bu zalim hiçbir gün sevda bilmesin
Her zaman ağlasın bir gün gülmesin
Sürünsün yerlerde kolay ölmesin
Ölümü onlara zor et sen Tanrım
Yetmez mi bunların kesip biçtiği
İnsanların ürküp korkup kaçtığı
Boğazında kalsın yiyip içtiği
Her şeyi ateş et kor et sen Tanrım
Nedendir işkence bu zulüm niçin
Bilmezmiş halinden tok ise açın
İnsanlara bunu yaptığı için
Gören gözlerini kör et sen Tanrım
Böylece susmuştu aşkın bestesi
Ganj’dan buralara geldi nefesi
Lüzumsuz sözünde Aşvarya sesi
Dünya’yı yeniden var et sen Tanrım
(Son)
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
.....................................................................................................
NOT: Bir sonraki durağımız Missisipi
Ve PAKUNA ......................................................................................................
-------Tüm gönül dostlarının,Türk dünyasının,İslam aleminin MİRAÇ KANDİLİ’ni kutlarım............BU GECE BİZLERİ YÜCE MEVLA-- İBADETLERİ MAKBUL---DUALARI KABUL OLUNAN KULLARINDAN EYLESİN......AMİNNNNNNNN............................
5.0
100% (18)