Gün geceye gebe vakti,
Uykum firarlarda aranıyor...
Radyom açık,
Melankolik bir melodi kulağımın pasını siliyor...
Çalan şarkının nağmeleri
Yüreğime ılgıt ılgıt akıyor,
Akışlar kızgın nehir edasında içerimde çağlamakta...
Bunu gören Dicle ve Fırat bu akışı kıskanmakta...

Düş kırığı geceler,
Sancılı yanlarıma batarken,
Kabuk bağlamış yaram
İçin için kanıyor...
Gök yüzünde ay, ışığını yüzüme yakıyor...
Zaten firari uykum bir kez daha kaçıyor...

Alaca karanlıkta düşüncelerim kararmış
Saçlarıma aklar,
Alnıma kırışıklıklar,birer birer ekleniyor,
hissediyorum...
Yüreğimin aydınlığı karanlığa
Ve
Gün geceye gebe vakti...
Korkuyorum...

Perdemi açıp, camdan dışarı bakıyorum,
Ay kaybolmuş bulutların arkasına gizlenmiş...
Yıldızların ışıklarını zaten gördüğümüz yok
Dışarıda bir aydınlık görüyorum,
çakan şimşekler, ve çisil çisil yağan yağmurla serinliyorum...
toprağın kokusunu çekiyorum burnuma,
dayanamıyor,
Kendimi hemen dışarıya atıyorum....
Dışarıda Yüreğim gibi ıslak kaldırımlar da
Zaten beni bekliyorlar,
benimle kader birliği yapıyorlar...
Tam sevdiğim kesif bir hava
Yağmur önce saçlarıma hoş geldin diyor,
Sonra yanan vücudumu serinletiyor...
Oldum olası yağmuru çok severim
Hele bir de şimşekler aydınlatıyorsa gökyüzünü
Karanlığı ışıtıyorsa
Değmeyin keyfime...
Ne kadar dert varsa içimde
bir nebze de olsa,
Yok etmeye yetiyor
Yağmurun yağışı
Ve şimşeğin çakışı...

Ve ben deliler gibi dolaşıyorum Ankara sokaklarında,
Sokakta tek bir canlı bile yok,
Sokak lambaları yetersiz kalıyor şimşek ışığı karşısında...
Hafiften bir rüzgar esiyor,
Üstüm başım ıslanmış
Korkuyorum kireçlenmelerim artacak,
Ağrılarım peydahlanacak,
hastalanırsam !
Bu yalnız adamı kim başına bela alacak
Yeter bu kadar keyif diyerek
Kendimi içeri atıyorum...

Dışarıda çocuk sesleri,
Kuş cıvıltıları güne merhaba diyor,
Belli ki sabah olmuş...
Ve ben yine ;
yatağımın üzerinde kıvrılmış ve
her gün ki gibi uykuya dalmış vaziyette
stresli bir güne daha uyanıyorum...
Gün geceye gebe vakti merhaba diyerek...

Kazım DOĞAN
28.06.2010