Ayrılık ateşinden söz etme bana sakın;
Yastığıma damlayan yaşlara sor söylesin...
Aklımın sınırından kalktı dikenli teller;
Hududuma yığdığım taşlara sor söylesin...

Bir sokak lambasının ışıttığı yer gibi;
Aklıma geldiğinde düşürdüğüm ter gibi;
Yolladığı son mektup “Defol’da Git” der gibi;
Hiddetimden çattığım kaşlara sor söylesin...

Ne gündüzler hüznümü, geceler eyvahımı;
İçime damla damla atarken her ahımı;
Bir kaç kadeh taşıdı, varsa da günahımı;
Sabır diye sıktığım dişlere sor söylesin...

Zikrim inkar etse de fikrimden çıkmıyor ki;
Ben ölmekten tükendim, vurmaktan bıkmıyor ki;
Gönlümün temelini kim demiş yıkmıyor ki;
Efkardan dize düşen başlara sor söylesin...

Ferhatın dağ delişi bir günlük çile bende;
Mecnunun yandıkları dönüştü küle bende;
Bülbül aklı bendeki düşkünüm güle bende;
Baharıma kattığın kışlara sor söylesin...

Ali ALTINLI – 10/05/2010
Saat: 23:56