11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1484
Okunma
ben mevsimsiz bir çocuğum
kara kış gelince üzülürüm
lakin annem
sınırsızca oynamama izin vermez
diye değildir
incecik önlüğümle
iki kilometrelik okul yolunda
nefesimle ısıttığım
kanayan ellerimdendir
almadım hiç karne hediyesi
okul bittimi iş var tarlada
ya uçurumlarıyla fındık dağlarına
ya ateşiyle çukurova’ya
hey çalan çocukluğunu nesillerin
hayatımın dikeni
hey öldüren beyazlık
nasıl da kararttın hayallerimi
devasa oyun parkları görmedim hiç
meskenim dağlardır
göz alan hoyratlığıyla
ama ben bilirim
ilk kelebekleri
sümbülün ne zaman açtığını
dikenli böğürtlenleri
koparınca dalından
elime bulaşan
al renginin sıcaklığını
beklemem bayramlarda
alacalı renkte elbiseler
çeşit çeşit şekerler
bir bayram alındıysa şans eseri bir entari
kim bilir kaç bayram sonraya alıncaktır diğeri
benim bayramım
sabah ezanında, ellerimin kınasını
derebaşında yıkamaktır
ya da
binlerce yoksulluğun yaşandığı evlerden
ucuz şeker toplamaktır
sonunda üniversiteler hayal
babamın dediği gibi
’okumak kızların neyine ki’
oysa beni
on beşimde verirler bir çulsuza
kaygısız, sulasiz yaşarım
sekiz - on çocukla
ve ancak öyle bakarım
penceresinden hayatın
hayat buysa...