13
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1860
Okunma

İskelede bir vapur
Sessiz, nefessiz beklemekte.
Kışa hazırlanan karınca telaşıyla,,
Zamanla yarışırcasına
İnsanlar var koşturan…
Çoğunun gözü saatte.
Oysa düşünseler;
Saatler ard arda eklendiğinde
Bir ömrü yiyip bitiriyor,
Kimse bakmazdı o zaman saate.
İçeri kalabalık, içeri gürültülü.
Telaş öyle yoğun, sıkıntı öyle somut ki,
Uzatsan elini, tutuvereceksin.
Köşedeki adam, kesmiş dünyayla ilgisini
Gazete okuyor.
Yaşlı adam uyuyor,
Kalkmasını beklemeden vapurun.
Anlaşılan yaşlı kadın
Pek memnun değil gelininden.
Genç kız kitap karıştırıyor
Sıkıntılı.
Belli ki öğrenci.
Yolcuları izlemeyi bırakıp,
Denizi seyrediyorum pencereden.
Sanki, hayata açılan pencere,
Gibi geliyor vapur penceresi,
Yada, geçmişe açılan bir zaman tüneli.
Deniz yoktu doğduğum şehirde diyorum,
Uçsuz bucaksız yaylalar vardı.
Dağlarda çiğdemler,
Dere kenarında salkım söğütler vardı,
Suların okşadığı…
Yaz gecelerinde, ağustos böcekleriyle
Kurbağaların şarkılarını dinlerdim.
Yeşil hakimdi çocukluğuma,
Maviyi pek bilmezdim.
Vapur homurdandı,
Sular hareketlendi..
Karşımda iki genç vardı.
Oğlan nasıl da sarılmıştı kıza.
Gülümsedim,
Onlarda gülümsediler bana.
Ama benim gülümsediğim
Uzak diyarlardaki gençliğimdi.
Bende yaşamıştım ,böylesi duyguları
Çok uzun yıllar önce…
Vapur ,yara yara giderken
körfezin kirli sularını,
Kendimi;
Zamanı yara yara giden
Körfez vapuru gibi hissettim bir an.
Öyle ya,
Yaşayarak umutları, umutsuzlukları
Öksürerek yol alan yaşlı vapur gibi
Yol almadımmı sözde geleceğe…
Yolcular aceleci
Çoğu ayakta, her nedense.
Ama;
Yaşlı vapurun pek acelesi yok
İskeleye yanaşmak için.
Tıpkı benim gibi…
Birgül KIZILKAYA 1992 İZMİR
Not; Sayfamda görünen bu fotoğraf bana aittir sevgili dostlar...
5.0
100% (6)