1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1046
Okunma

Yokluğundu;geç saatlerde seni beynime mıhlayan
Duygularımı kudurtan bir sıradan geceydi...
Korkularımı,yalnızlığımı,ve tarifsiz acı yumaklarını..
Yüzüme vuran sıradan ve soysuz bir özlemdi.
Sensizlik başıma vurduğu zaman,
Ya bir merdiven aralığında ya da
Şehrin kaldırımlarında bulurdum kendimi.
Yine öyle olmuştu,
Pencere kenarında bulmuştum kendimi
Yüzüm gözüm toz tutmuş
Temizlemeye ikna edemiyordum ellerimi.
Seninleyken böyle olmazdım hiç
Sen varken;
Yağmur yağardı usul usul
Konardı her bir damlası saçlarına
Ve ordanda süzülerek düşerdi boşluğa.
Bağrındaki haykırışlar çekiyordu seni mistik bir sarhoşluğa..
Ağlamak istemiyordun,ama yapamıyordun.
Karışıyordu gözyaşların yağan yağmura,
Sisli caddelerden akıyordu şehrin kuyularına
ve şimdi sensizliği anlatıyorum her tarafa
gökler bile ağlıyor bu defa...
düşen yağmur taneleri,
ortak oluyordu sensizliğimin borcuna.
Bana senin gidiş sebebini soruyordu..
Sen duymuyordun.
Karanlığın ortasında yapayalnız,
Yolunu kaybetmiş bir yavru kırlangıç’ın kaderi benide bulmuştu
Can havliyle sağa sola koşuşturuyordum.
Sığınacak bi liman arıyordum..
Sen görmüyordun.
Sensizlik kokan sokaklar beni tanır olmuştu artık
Adresim belliydi,bu şehrin sensizliğinde..
Ben korkuyordum sensizliğin acı hükmünde,
Sen bilmiyordun.
Senden sonra çok değişti buralar
Bu şehir eski şehir değil artık,sen eski sen değilsin.
Varsın yağa dursun yağmurlar.
Belki sisli bir iş gecesi,
Belkide hüzünlü bir sonbahar akşamı..
Çiselenir ansızın gök tabanı
Tekrar titretir yalnızlık parmaklıklarını..
Ve,
Bilinmez ne zordur nede kolaydır bu tenha damsızlık..
O vakit bilinmez bu şehir deki hiçbir ayrılık
5.0
100% (1)