8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1237
Okunma
Dilimizden sanadır bu
Bu yansıma kırık ay altında filizlenen
Ne mevsimler geçti bilir misin toprağın kokusu değişirken
Hazan oldu
Savrulup gidenlerin ardından
Ağıtlar yakılmışken hatıralara
Bir sıcak ten dokunuşu kaldı avuçlarımızda
İniltili hastalılar bırakmadı bizi
Son söz dudak kıvrımlarında gezinirken
Bir kaçağın vasiyeti
Belki de geçmiş zamanında dikili taşın anlattıklarıydı
Bu günü yaşarken mezar başında yeşermekte olan akasya
Son sözün kılavuzu olurdu
Dokunurdu yüreklerimize
Dağlardı geceyi
Esinti başlarken
Bir tatlı gülüşün sesi yankılanırdı kulaklarımıza
Sarı yaprakları kalmamış bahçemizde ağaçların
Gazelleri yakılırken sonbaharın
Küllerinde kaybolmuş
Esaretten kurtuluşun şarkısını yeniden söylenirken
Baykuş
Ağır bir hava çökmüş âlim olanlara
Basit bir söz
Son sözdü kaçağın vasiyeti
Düşündürdü
Tok bir yaşam için acıktırdı
Acıktığımız neydi son sözde anlam yüklenen
Zamanın bekçiliği
Geride bırakılan bir hayat yaşanmaya devam ederken
Bir sevda yarası kanar yüreklerimizde
.
.
.
b@r@n