12
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1472
Okunma
Geçmişe Yolculuk
Köprünün altından akan suları tersine akıtmaya çalışıyorum
Ne sular geçti bu köprüden
Boz bulanık seller mi dersin
Göz yaşı duruluğunda güzeller mi
Bir bezirgan sancısıydı benim gözlerimi güneşe açışım
Koyu bir karanlıktan dar bir yola
Mesafe farkı olmadan dalmışım
Seyri olmayan resimlerde
Karanlık zırhta uyanmışım
Bir küçücük pıhtılı kan iken
Kemiklerime parça parça et sarmışım
Düş bahçesinde derdiğim her bir gülün silüeti yanı başımda yeşeriyor
Son surat ilerlerken geceler üstüme
Gün beni benden koparmış
Gecelerin birinden hecelere büründürmüş
Sesimi denemişim ilk yankısına bakarak
heyhat ki kimse sevmezmiş çığlığı
Sevinen birisiyken dökülürmüş günahı
Umursadığım bir bakışla yaklaşıyordum istasyonun ışıklarına
Derken ilerlemiş vakitler güne
Tanışıklık başlamış eşya ile
Bir güzel dostlukmuş benimkisi
Heveslerim artıyor büyüyen her yanıma
Kurbanım ben, üzdü isem anama,canıma
Geziyordum önünde durduğum çalar saatin tik takında
Bakışlar sabit dalar iken ileriye
Bakar durur mu delikanlı geriye
heyhat ki ne günler geçmiş hızlıca
Sefere çıkmış çilekeş yanlarım tamda
Gömdüğü her mezarın cesedinden beriye
Çürüyordu artık geriye kalan is kalıntılarına yapışık anılarım
Kaybolan sade ben değildim
Benliği çalınmış zamanın günlüğü
Bu kadar mı çabuk gelir gözümün gör dediği
Görüyorum bakın en hakiki gerçeği
Kaybolduğum koyu derinliği
02/2010
Hayrettin