3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1584
Okunma
işim gücüm yok konuşuyorum
kullanma klavuzları gibi konuşuyorum
biraz güneş açmışsa sakız çıkartmaları gibi,
çayı karıştıran kaşık gibi konuşuyorum
alımlı bir şelalenin ıslığı
üstüme başıma sıçrıyorsa.
bir ihtimal istiridye kabuğu kadar
kulağına koyup dinlediğin
ama çok değil, bazen sadece
yeri gelmişse uzak uzak yürümenin
nasıl olmuş tuzu da yıkanmışsa
sabahların ve en çok ellerin,
boşluklarımı doldurabilmişse rüzgar
işim gücüm yok konuşuyorum
üstelik onarmak istememişsen
derme çatma penceremi
konuştuğumla da kalmıyorum.
yeri geliyor susuyorum
işim gücüm yok susuyorum
tembel bir veledin hayatı savunması gibi
ama çok değil, bazen sadece,
karnemdeki kırıklar kadar susuyorum
yani tutuştukları fal, bir zahmet
sevmiyor çıkmışsa.
yeri geliyor yağmur diniyor, susuyorum,
müjdesi oluyor susuşum şemsiyesizlerin
bir tezat gibi susuyorum, onların
uğurlama sonrası boş kadehleri kadar değil
kıyıda köşede kalmış soyulmamış bir kaç çerez haliyle
ve yakışıklılığım nedeniyle vedanın kendisindeki
sustuğumla kalmıyorum.
Selcan Adalı 30.01.2010 Bulgaristan