Tengri dağım cag kaplamış başını
Gecenin çiğini almış kızıl gül
Vura vura yara etmiş döşünü
Oturmuş maziye dalmış kızıl gül

Bir kartal,şahin’dir bakışın senin
Nil gibi asildir akışın senin
Misk ile anber’dir kokuşun senin
Yele kokusunu salmış kızıl gül

Suna’nın Tuna’ya dalışı sende
Neyzen’in ney’ini çalışı sende
Belkıs’ın mektubu alışı sende
Böyle de bir güzel hâlmış kızıl gül

Aras’ın Hazar’a koşuşu gibi
Sır derya nehrinin taşışı gibi
Altay’a karların düşüşü gibi
Adsız lehçelere dilmiş kızıl gül

Ağlamış yaşını salmış bendine
Rastlayamamış ki hiç menendine
Hasbihâl etmiş de kendi kendine
Gözünden yaşları silmiş kızıl gül

Bu ne hâl,bu ne hâl,sen gül bu ne hâl
Başın gibi dik dir gönlünde hilâl
Konuş sen kendinle olmasın dil lâl
Özel olduğunu bilmiş kızıl gül

Vatan sevdasını canda saklamış
Haramı kendine hep yasaklamış
Hilâl katarına hilâl eklemiş
Bu rengi kanından almış kızıl gül

Onulmaz bir yara ser’inde sevda
Yük öyle ağır ki taşımaz gövde
Nasıl oluyormuş hele bir sevde
Yüreğin zırhını delmiş kızıl gül

Bilmem anılır mı Lüzumsuz adı
Yapılır mı acep bazen de yadı
Artık İrem bağda alsın muradı
Vuslatı mahşer’e kalmış kızıl gül

Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz

ETEK NOTLARI :

TENGRİ:Tanrı
CAG:Duman-sis-kar
DÖŞ:Göğüs
MİSK-İ ANBER:Cennet kokusu
NİL:Afrikada bir nehir
NEYZEN:Ney çalan
BELKIS:Saba Melikesi,Hz Süleymanın dinine davet ettiği prenses
ARAS:Doğu anadoluda bir nehir
HAZAR:Azerbaycan’da göl-İç Deniz
SIR DERYA:Havza-nehir
MENEND:Benzeri olmayan
HASBİHÂL:Dertleşme
HÂL:Vaziyet,durum
HİLÂL:Ayın ilk hali
VUSLAT:Kavuşma
SER:Baş
İREM:Cennet
MAŞER:Ölümden sonraki Dünya’nın başlangıcı-toplanılan yer