1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2159
Okunma

Sanki bir yangın sonrasındayım yol boyunca
Adım adım hicran yakamda, hüzün sinemi hadsizce dağlayınca
İçim burkuluyor sessiz kalınca, kapımı çalan bir umudun nefesi olmayınca
Fersiz kalıyor gözler, unu takip eden izler, ruhumu bizar bırakıyor onca teraneler
Başım ellerimin arasında, çaresiz bir nazarla
Yüreğimde başlayan tufan anbean bahtımın lahzasında, hazanın ahıyla
Figan ediyor gönül, lalleşiyor şevksiz dil, hiç aman vermiyor bihaber soluğuyla
Nereye baksam, içinden çıkılmayan bu zamana derd-i gamımı anlatsam korkuyla
Neden bin hüzün ile bir yol alır ve yaşarım
Suallerin peşine takılırım, halimin fakirliğine ibret içinde bakarım
Gönül kapımın açılmadığına yanarım, kalbimin inşiraha hasretini nasıl anarım
Sessiz bir şekilde, temaşa eylediğim iklimin zindeliğinde umudumla lahzaya ramın
Gözlerimin pınarı kurumuş yaş akmaz
Bir gönülde şefkat ve muhabbet hâsıl olmayınca rahmet niye sual eylemez
Firakımda fidanlar yeşermez, gül-i nihalden haber beklenmez, umutlar hiç gülmez
Aklım kıt hikmetine erişmez, idrakim kapalı lütfünden aşkıyla niye nasiplenemez
Kuşlar kanat çırparken, kuzular melerken
Kelebekler rengârenk sürurun şevkiyle aidiyetlerine sadakat ederlerken
İzanım ve ruhum bu hakikati yakinen bilirken, tercihlerim ki ahvalime ağlarken
Sinem feryat eder, vicdanım kalbime an be an neler söyler, vakit geçti artık mı der
Sus artık ne olur yüreğim kaldırmıyor
Lisan-ı halimin fakirliğine herkes kıs kıs gülüyor, lakin gönlüm el vermiyor
Vakit daraldı diye telkin ediyor, göçüp gitmeden serdetmem için tembih ediyor
Gün bitiyor, sokaklarda ki tezahürat hiç dinmiyor, aklım neden hala sual ediyor
Mustafa Cilasun