SUSKUKifayetsiz’e Sen susma emi Hep konuş yüreğinle. …… Eylül sendromları yaşıyorum gecemde Suskun kelimeler dökülüyor ellerime, tutamıyorum Acı alev gibi çöküyor gözlerime Ve düşünceler Haki elbiseler kadar bulanık ve uzak Bir tek kare fotoğrafta patlıyor silah Ses yok kan yok sadece korku Uzun ve karanlık girdaplarda yakalıyor düşlerimi kıskıvrak Zamansız karlar yağdı pencereme Yıllar var seyrettiğim kumrular konmaz oldu parmaklıklarıma Gözlerimde gölgesi sürükleniyor sokakların Apansız uyanıyorum ter damlıyor alnımdan Soğuk kesik kesik işliyor tenime İçimde depreşiyor sessiz haykırışlarım …. Sen susma sakın, ben gibi Dilimdeki suskunluğum sus düşürdü yüreğime Anlatamıyorum kaygılarımı …. Sen ki… Karanlıklardan korkmazdın yalnızlıklar uzaktı sana Öyleyse nedir bu nedamet? Kimden kaçıştır böyle? Ah! Bak halâ duruyor izlerin yürüdüğün yollarda …. Eylül sendromları yaşıyorum yüreğimde Vakitsiz daldığım yalnızlıklarım karartıyor ufkumu Beklemek sonsuz bir kısır döngü Hayallerim mahkum koğuşlarıyla sınırlı Dört duvar, rutubet ve gölgeler sadece gördüğüm Ve özlem gözlerimde kördüğüm. …. Sen susma emi Hep konuş yüreğinle. Bilirsin… Orwell demişti zaten 1984’de Evinde bile Rahat olamayacağını insanın Sustuğu müddetçe Hüseyin AKOVALI |
Vakitsiz daldığım yalnızlıklarım karartıyor ufkumu
Beklemek sonsuz bir kısır döngü
Hayallerim mahkum koğuşlarıyla sınırlı
Dört duvar, rutubet ve gölgeler sadece gördüğüm
Ve özlem gözlerimde kördüğüm.
….
Yüreğe düşen "sus"lar yüreklere tercüman olurmuş gün gelir... Yüreği ve kalemiyle dost insana saygı ve selamlar.