11
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1640
Okunma


asma yüzünü İstanbul
firkete siyahlarına
olmadı işte...
karaya vurdu gece denizinin ölüsü,
şehrin sensiz taraflarında
bereli düşekalkası,
buruşturduğum yüzün
en tenhasındadır kendimin,
sana değdiğim elimin ayası
yakası kalkık ceketlerin dalgınlığıdır,
gidemeyen ayakların duble paçası
ahlar demleniyor dudaklarımda,
elleri gül yoksulu
ebemkuşağım zifir mi zifir,
sözgelimi
hiç bizim olmadı mı aşk,
tutmadı mı ellerin,ellerimi ?
asma yüzünü boşunama İstanbul,
bugün ayrılık sırası senin
unutulmuş bir sabahız
yorganı en üşümüş
iki mevsim arası bahanendir
dudak kıpırtılarıma,
önceden edilmiş yeminlerin
ne güzel bak...
elleri yengeç besler
kıskacında asude dünün
söz toplar,
ne diyeceğini bilemeyen fincanlar,
telvesinde aşk
söz toplar bir udun iniltisi
kasımları hüzün
asılır yüzün...
asma yüzünü İstanbul
dalgası geçmiş sularına tenhamın
vur kendini yollarıma
ayağın balçık
gölgesi büyüsün,
rimeli bulaşık yağmur çisesinin
ıslansın yedi tepenin yazgısı,
kibrit çöplerimin kırmızısına
dokunsun ipeğin kerelerce
dallı,budaklı korkuların teğellerine,
çığlık sonrası kadar sessiz
dokunsun yanlış telaffuzlarım
hüznü raksettirirken deniz
asma yüzünü,yüzüme İstanbul
bilinmez,
kimin odasına penceredir günışığı
bilinmez geç kalınmış duygularda
yokluğun en içlisi
bir dirhem sen ellerim,
dün niyetine,
taşır unutulmuşluğun vebalini
geçmişi sobelerken,
bir ayrılığın son isteği
kaçışır cümlelerim,
can simitlerine kıyın sandallarının
arsız bir şiirde,
yerle yeksandır sözlerinin imlası
el etsen gelmez sokak aralarımın sabrı
el etmez yokluğunun illası
...........
asma yüzünü dar/ağaçlarıma İstanbul...
suadiye.2009
Demir Mutlugil
5.0
100% (6)