...Bir kez güçlü bir sevme olanağı yakalanmışsa geçmişte,yaşam;bu
çoşkun ısıyı,bu ışığı yeniden bir daha elde etmek arayışıyla geçer.
ALBERT CAMUS
1.
(Susuyorum mumlar eridiği vakit,yalnızca
Anneme benzediğin kalıyor aklımda...)

Tenini sarmalayan bu Akdeniz rezilliği için,
Bıraksalar şuracıkta bitiverir sarhoşluğum.
İkinci sınıf erotikliğine inat
En fazla
Rüyalarımda su veren bir yabancı olursun.
Geceyi başlatan ne varsa uğrunda intihar olur,
Sabaha karşı laf olsun diye ölebilirsin,
Yoksul bir müzisyenle protesto ederiz ölümünü,
Ve sen günahı boynuna
Bir sevişmeyi kaybetmiş olursun.

Sen genç bir kadınsın, etine dolgun,
Nereni sevsem delice bir sevmek oluyor,
Nerenden bakılırsa bolca masumsun.
Önce saçların, önce ellerin, önce alnının kısalığı çocukluğum oluyor,
Ve neden sonra;
Gözlerin sevgilim,kocaman,
Baktıkça büyüyor,
Büyüdükçe annem gibi bakıyor!

Tiyatro önünde tebrik kartı satıyorsun,
En az -işçi kadınlar- kadar güzelsin.
Çıplak heykelleriyle sana bakıyor şehir, ve
Galiba sadece bu yüzden
Soytarılar siyaha boyuyorlar şehri,
Oysa mavi ikinize de yakışıyordu.

Çingene kahvesinde fal bakıyorsun
Gitar melodilerindeki liseli kızlara,
Birden on altısında oluyorsun onlarla,
Sonra on yedi,sonra on sekiz
Sonra birden bozuveriyor her şeyi,
Bu yarım kalmışlığımız.

Yüzünde hikayen saklı,
Aynalara aldırma,göstermezler,
Dokunsam uzaklaşırsın tepeden tırnağa,
Uzanıp öpsem büyüyeceğin muhakkak!
Bu yüzden sevgilim,henüz vakit varken
Bir Asyalı gibi sevişebiliriz belki,
Belki dillerinde en güzel Bregoviç şarkılarıyla
Denize koşan Afrikalıları düşleriz.
Ya da hiç olmazsa ölmek için mayısları bekleriz.

2.
(Ve terkederek çirkinleşiyorsun
Gelirken güzelleştiğin kadar...)

Şimdi;
Sen gittiğini sanıyosun bütün ağırlığınla.
Oysa seni bana vazgeçilmez kılan
Bir gerçek var bildiğim:
Sen bir başkasına yakışmayacak kadar benimsin...