6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1141
Okunma

zifiri geceden kopup aydınlığa merhamet eden sen
beyaz kanatlı tayın sırtındadır bilmece
bulabilecek misin gizlenmişi
büyücülerden yardım alırsın
ayın gözlerine bakar en derini görmeye çalışırsın
derinlerde sır var mıdır
aşk senfonisi koyaklarda yankılanırken
mavi manalara boyanıyor
kanamasına bir anlam bulabiliyor musun
tenhalarda gezinirdi eski zamanlarda
sen geldiğinde çoktan gitmişti
adı gizdi dudaktaki sözlere
söyleye bildin mi
neydi bir adım ötede olup da bulunmayan
ölüm sessizliğiydi dans
yaralı ağaç dalların rüzgarla ağlamasıydı
kovuklarda sığındığını sandığın
yarasaların geceyi sahiplenişiydi
aldandığın
martı çığlıklarının sesi gibi
buğday başakları anlatırdı güneşi
güne doğmanın hayat sırrını
asla anlatamadılar sana
yamaçlara ulaştığında onlar hayatın anlamına katılmışlardı
beyaz gelinliğin içinde yitirilmekti umut
genç bir kızın alın yazısıydı
tarih öncesinde taş bloklara kazınmış yazıtlar gibi
değişmeyen
değişmeyenlerde saklı kaldığını sanmandır yanıldığın
birer birer sayfalar yok olmaya başladığında
al bir namus düşüverir aklına
süt yürümeye başladığında bebelerin dudak kıvrımlarına
kokusuydu
tazeliğiydi seni çeken
nesiller gelip geçerken zaman yolunda
bir gizin arkasından kayboldun tarifsiz yolculukta
şehir yanıyor ağlarken güneş
kanıyor gök
mavi yağmur damlalarında lirik lirik
evlerin saçaklarından ağaç yapraklarına
toprağın özüne karışırken
çamur ve yosun
haykırıyor bir kentin yalnızlığını
var oluşu balçıkla şekillenirken gölgelerin
karartılar sustur sana
ışığa merhamet eden sen gölgelerden mi aman dilenirsin
denize çekilirken bütün cevaplar
kırık bir sandaldır seni içine alan
yüreğin param parça bedenin yorgun
sürüklenirken akıntının akışında
bileklerinden denize mavi sızıyordu
kırmızı ay yansımasında
…ve hiçbir zaman bakmadın
cevap hep oradaydı…yüreğinde
.
.
.
b@r@n