60
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
2531
Okunma

Gidişinle durmuştu zaman
Halâ akmaz.
Takılıp kaldım düş yorgunu gecelerde
Kulağıma fısıldıyor karanlık hafifçe
Sinsi bir ses birazda Cerbeze
İrkiliyorum sözleriyle
Hadi tut çek getir
Masum geçmişi
Yine de bulamazsın bir iktiyas
Ne kadar baksan da
Bir kıyas-ı akim
Senden sonraki düşüncelerim
Beş para etmez
Yoksun…
Oysa Yanımda bulunsaydı yeterdi
Celb-i suret’in
Gözlerimi doldurmaya
Zıtlar,
Hasbel icab bir biri ile kaimdir
Sen ve ben
Aşk ve nefret
Yürek ve kalıp gibi
Heyhat…
Asl olan kendisidir aşkın
Yoksa da çaresi
Sen bir illet-i tâmme idin imtihanıma
Kaybettim…
Yazık hayatıma.
Yokluğun,
Yokluklarda bıraktı beni
Oysa çok yakındın daha dün
Dinlemedin
Aldı gitti hüzün
Neylersin mukadderat
Ki böylemiydi evveliyat
Ve nihayet yüzümde hicap
Gözlerimde yaş
Korkmadan
Yürüyeceğim mahkeme-i kübraya
İnd el icap
Hüseyin AKOVALI
Hicap--Ar,utanç,utanmak.
Cerbeze—Aldatıcı sözle kurnazlık etme
İktiyas—Benzerini bulma
Kıyas-ı akim—Neticesiz yada sonuç vermeyen kıyas
Celb-i suret—Uzakta olan bir şeyin suretini getirmek
Hasbel icab—Durum icabı
Kalıp--(Beden)Bir şeyin biçimini korumaya yarayan araç
İnd-el icab-- İcab ettiği zaman, gerekince,
Kaim—Var olan- Ayakta duran
İllet-i tâmme—Her hangi bir şeyin var olması için lazım gelen sebeplerin tamamı.
Mahkeme-i Kübra—Büyük mahkeme