Yanıyordun için, için Ne istedin kendin için İsteklerin her kes için Direnç gülü öğretmenim
Çıkmaz sesin sazım gibi Yurt hasreti nazım gibi Kara gözün yazın gibi Direnç gülü öğretmenim
Yol gösterdin yürüyoruz Aydınlığı görüyoruz Devrim için ölüyoruz Direnç gülü öğretmenim
İlk kitabı senden aldım Okudum hayale daldım Özgürlük, barıştı andım Direnç gülü öğretmenim
Yakışmadı ölüm sana Bin karanfil gülüm sana Vardır devrim sözüm sana Direnç gülü öğretmenim
Bir kez yüzünü görseydim Koşup da elin öpseydim Senle kavgada ölseydim Direnç gülü öğretmenim
Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ben bu şiirnize yorum yazmayacağım. Yalnızca hiç sevmediğim ama kim olduğunun bilinmesi gerekşli olduğunu düşündüğüm Can DÜNDAR'IN yazısını sizinle paylaşacağım.
Can Dündar’ın Enver Karagöz’den bahseden aşağıdaki makalesi 13 Eylül 2005 Salı günü yayınlanan Milliyet gazetesindeki yazısıdır.
Ses
Siz hiç sessiz kaldınız mı?
Kalan birinden bahsedeceğim bugün:
Enver Karagöz, Artvin'de öğretmendi.
TÖB-DER'liydi.
Eşiyle birlikte eğitimci olarak çalışmış, bütün ilerici eylemlerde ön safta yer almıştı.
Sesi gürdü, edebiyata sevdalıydı.
Mitinglerde ilk o söz alır, heyecanla şiirler okur, kitleleri dalgalandırırdı.
12 Eylül'de 650 bin kişiyle birlikte o da eşiyle birlikte gözaltına alındı. Gözetim yerine dönüştürülen Öğretmen Okulu'na götürüldü.
Orada ağır işkenceden geçirildi.
Kendinden geçip bayıldı.
Sonra ansızın boğazında büyük bir acıyla uyandı.
İşkencecileri, kaşığın sapıyla ağzını aralamış ve boğazından aşağı kaynar su boşaltmıştı.
Artık sesi yoktu.
Bu vahşette, bütün bir toplumun zorbalıkla suskunlaştırılmasının temsilini görüyorum ben...
Karagöz'ün anılarını belgeleyen İnsan Hakları Vakfı danışmanı Ülkü Özen hatırlattı:
Karagöz'ün işkencecileri ile Victor Jara'nınkiler ne kadar da birbirine benziyor.
Victor Jara Şililiydi.
O da üniversitede öğretmendi.
Aynı zamanda gitar çalıyordu. Ülkenin muhalif sesi olarak bilinen, bizim kuşağın efsane grubu İnti-İlimani'nin sanat danışmanıydı.
Victor Jara, 1973'ün 11 Eylül sabahı üniversitede bir konsere giderken, elinde gitarıyla gözaltına alındı.
Askerler darbeyle yönetime el koymuştu.
Jara da, silah zoruyla evlerinden alınıp başkent Santiago'daki stadyuma toplananların arasına kondu.
Beklerken, gitarını çıkarıp "Venseremos"u ("Kazanacağız") çalmaya başladı.
Az sonra sesler çoğaldı ve marş, stadyuma doldurulan 5 bin kişilik tutuklular korosu tarafından haykırarak söylenmeye başlandı.
Askerler "kışkırtıcı"yı bulmakta gecikmedi.
Jara götürülüp dövüldü.
Özellikle gitar çalan ellerini dipçikliyorlardı. Yetmeyince parmaklarını kırdılar. Buna rağmen ıslıkla marşı söylemeye devam eden Jara, ancak dili ve bilekleri kesilerek susturulabildi.
Ardından da kurşuna dizildi.
Geride kalan "sessizlik"te, Şili'de 35 bin muhalif öldürülecekti.
Gelelim bugüne:
Jara'nın grubu İnti-İlimani, müzikle muhalefetine sürgünde devam etti. Jara'nın anısını yaşatmayı sürdürdüler.
Ve önceki yıl 11 Eylül'de, Şili darbesinin 30. yıldönümünde, Victor Jara'nın öldürüldüğü stadyuma onun adı verildi.
Şili halkı orada hâlâ "Kazanacağız" marşını söylüyor.
Enver Karagöz mü?
Gırtlak kanseri oldu.
Yıllarca siyasi mülteci olarak yurtdışında yaşadı.
Şimdi Almanya'da...
Zor konuşuyor, ama yazılarıyla "ses vermeye" devam ediyor.
12 Eylül darbesinin 30. yıldönümünde Artvin Öğretmen Okulu "Enver Karagöz" adını alacak mı?
Bilmiyorum.
Neden mi?
25 yıl önce bizim stadyumun çevresindeki alkış sesi, "Kazanacağız" marşını ve sesi kesilenlerin haykırışını bastırdığındandır belki...
O zamandan beri şiirsiz ve sessiziz.
Teşekkür ediyorum bu değerli paylaşınız ve unuttuğumuz değerleri hatırlattığınız için. Saygılar yüreğinize
Bir kez yüzünü görseydim Koşup da elin öpseydim Senle kavgada ölseydim Direnç gülü öğretmenim
Nurlarda yatsın, hüzünlendim okurken sonra dedimki o ölmedi ne mutlu ardında sevgiyle yad edeni var. Duyarlı yüreği kutluyorum, sevgi ile kalın kardeşim.
Hay Allah şiirin adını görünce çok şaşırdım. "Dedemin adının bu şiirde ne işi var?" cümlesi geçti bir anda aklımdan.Şiirinizi okuyunca dedemle ilgisi olmadığını gördüm.Öğretmeninize -Öyle anladım- vefanızdan dolayı sizi tebrik ediyorum Erdal bey.Selâm ve sevgiyle.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.