11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1064
Okunma
Bir yabancı kente nasıl alışamıyorsa insan
Yaralı bir sevdaya da uzak düşer bakışlar
Güneşin kararan yüzünde küçük bir ayrıntısın
Ve yapraksız bir ağaçta kuru bir dal misali o an
Sonsuz bir boşlukta gözlerin düşer uçurumdan
Bil ki keskin bıçak üzerinde yaralı bir çığlıksın
Bil ki düşleri zincire vurulmuş yitik bir gençliksin
Sevdaymış, aşkmış, çamura bulanmış güzellikler
Umut, gölgesinde gezinir kirletilmiş hayatın
Kandır, baruttur, kurşuni göktür düşte sayıklamalar
Ve yüreği tutsak bir kent gibi cesettir sevda
Çıkmaz her sokaktır sevince yaslı gülüşmeler
Ve sarılmak için içindeki çocuğa sımsıkı, umutla
Bir parça güneş olmak için susamak öpüşmeye
Kırmak zincirlerini hayatın, aşkla isyanla
O zaman ahenge tutulur gök, allanır ağaç
Türküler yakılır, yakılırda bin türkü ayaklanır
Ve bir dost gibi kucaklanır kent, şahlanır dağ
Ve kapıları açılır bir bir ayın şavkında umudun
Firari geceler yıldızlanır baharlaşır saçları gelinlerin
Sevince gebe, umuda gebe, yaşamaya gebe sokaklar
Irmak taşırlar, çağıl çağıl akarlar her mevsime
Ve gözleri aydınlıktır yaşamaya hakkı olanların
07.07.2001