Düşümsüz bir uçurum oluyor yalnızlık.. Aktıkça zaman, derinleşen siyaha..
Tanrı ne zaman el sürse yaralarıma, Kanıyorsun yarattığı yerden..
Önce ben ölürüm.. Sonra kendim..
Şimdi sen, Sükutu öğrettikçe çığlığıma Ölmek ne asil şey, Chopin’in cenaze marşında..
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
mükemmel,insan tüm ruhuyla,içtenliğiyle sevdiği zaman sevilen uzakta ise,aşk sarhoşluğudur bu,hiçbir derde benzemez..gururla ,akıl,birde yürek arasında sıkışır kalır insan.Söyleyemediği kelimeleri kendi kendine döker,kağıda geçmeyen sayısız romanlar yazar,kendi kendine konuşur ,kızar,kükrer,kırılır ,dağılır parçalanır yaşar her tür duyguyu insana dair olan.
Düşümsüz bir uçurum oluyor yalnızlık.. Aktıkça zaman, derinleşen siyaha..
Onsuz her yer dardır bize,gittiğimiz hiçbir toplu muhabbetler güldürmez içimizi,kabalıklar yalnızlığımızı daha da artırır.Çünkü gittiğin her yerde anılardan oluşmuş resimler vardır birlikte çizdiğiniz.Resimleri seyredersiniz ,aslında yaşarsınız içiniz yeniden acıyarak..Neden sorusunu sorarsınız böyle olmamalıydı..yalnızlığı özlemine sarılarak yaşarsınız..
Tanrı ne zaman el sürse yaralarıma, Kanıyorsun yarattığı yerden..
Ne zaman acılarımızı yok edecek fırsatlar da çıkar karşımıza,ama o kadar acı içindeyizdir ki,yenilenmesinden korkarız.Ve rağmen sevgiyi öğreniriz zamanla hiçbir beklentimiz olmadan .
Önce ben ölürüm.. Sonra kendim..
O yoksa yaşamın renkleri yitmiştir artık,yüzümüze asılan anlamsız ifadelerde ,hissetmeyiz ne acı,ne sevinç,ne keder, sadece bir sesini duymak isteriz ,yumuşakça,kırsak,haksızlık yapsak bile..O ses kulağımıza fısıldamadan açmaz gülümsememiz yüzümüzde.adı ölümdür bunun yürekte.
Şimdi sen, Sükutu öğrettikçe çığlığıma Ölmek ne asil şey, Chopin’in cenaze marşında..
Hiç başaramadığın susmayı da öğrenirsin zamanla,gözlerinde çocuk bakışlarını büyüterek ,kabullenirsin ölüm gibi..Hani ölümde yoktur ya çare.. Oysa ölürken bile keşke beni bir dinleseydin,söylenmemişleri duyabilseydin ,kendini asmazdın böyle .Çözüm odakı olabilseydin eğer,öldürmezdin ikimizi de..
Şiir çok çok güzeldi..bu güzel şiirlerde kendimizi bulduran şaire teşekkür ediyor,kaleme yolunda başarılar diliyorum..
Yaşananların bıraktığı izler tartışılmaz, olumsuzluk adına ne varsa yaşatır o acı... sanırım böyle bir anda doğdu bu şiirin Sevgili Derin... O yüzden derin anlamlar yüklü... Keyfle okudum. Aldığım tat tartışılmaz... Dilerim ömrün uzun olsun, olsunki masalımsı şiirler yine senden sayfalarımıza düşmeye devam etsin. O güzel yüreğine iyi bak Yürek Dostu... Sevgiler.
Şimdi sen, Sükutu öğrettikçe çığlığıma Ölmek ne asil şey, Chopin’in cenaze marşında..
biz belki ama siz sizler için öyle erken ki terketmek ,pes etmek,vazgeçmek çocukluktan,sevmekten,gülmekten, sukut etmesin derin,bırak çığlasın çığlığın dök içini,ki öyle güzel çığlıklar ki bunlar şiir olup akıyor canım yine çok güzel .sevgimle
Yalnızlığı dar salonlarda bölüşüp, sokağın en kuytularında hürlük şarkıları söylemedik mi. Kim yaslayabilirdi sırtını; hızlan uçan bir kuşun ardından daldığımız çocukluğumuzla yaprak yağmurları altında kim yaslayabilirdi sırtını bir ağaca ki iki ismi bir arada hiç okumadığımız evet sadece sıradan bir ağaca
``
Ya da ne bileyim, biz de tonla muson yağmurları, onlarda gidilebilecek belki yüz bin şehir, gerçek bir yalandı sığındığımız her şarkı, çok tanrılı değildik oysa sadece ve sadece hep iki tanrımız vardı, günahsa; ne yapalım yani aşkın içine içine sığıyorsak varsın günahtan yazılsın hanemize
``
Demedik mi; bir piyanoysa sesimiz, chopin çığlığı bağırsın yalnızlığımız
...
Eyvallah
Eskidji tarafından 8/2/2009 9:39:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kör testerelerle parçaladığım, çocukluğumun en sevdiği oyuncakları..
Dağılmış akıl Ve, Kör odaları.. ............................. duruşu çelimsizdi hüznü bazen geceye düşerdi bazen güne ama bir kaç oyuncak bir kaç oyun sığardı çocukluğumuza önce sek sek sonra saklambaç çıktı hayatımızdan derken yakan top tahta arabamın,çemberimin yüzüne bakmadığım ilk sabah yada senin barby bebeğini,ayıcığını dolabın üst gözüne kaldırdığın gündü sanırım büyümüştük yürek birken iki olmanın yarsında hüzünle göz yaşıyla ayrılıkla ve ihanetle tanışmıştı inandıklarımızın ise belkileri oturmuştu şah damarımıza...
derin şiirler böyle oluyor işte... özlemiştim şiirlerini... sevgiler saygılar..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.