12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2628
Okunma

Kerbelâ toprağında bağrı yanık gelincik
Hayat buldu çölde söz hem sevdik hem sevindik
Aşkın kanunlarını yazdın özü fazîlet
Sevdâna bulaşmadı ne illet ne de zillet
İlimsiz şiir olmaz dedin temeli attın
Mânâyı mûsikiyle yoğurup mânâ kattın
Sanatım fuzûli’dir marifet tek Kur’an’da
Söyledin de ilâhî aşk kalbinde her anda
Dîvanına gelip de baktım sehl-i mümtenî
Sâdık âşık olanlar düşürmez dilden seni
Leylâ ile Mecnûn’a aşkları sen öğrettin
İlâhî sevdâ yolun gülzâr ile şen ettin
Hadîkatü’s-sü’edâ kırık kalplerin yolu
Âdem ile Hâbil’in Hüseyn’in yaşı dolu
Nişancı Paşa’ya da gönderdin büyük kelâm
Geç de olsa alındı verdiğin kutsal selâm
Peygamber ayağına akıp vardı kasîden
Toprağından kâseyle su içip canlandı ten
Anlamadı aşkı da utandı senden zâhid
Acep dîvâne midir kâm almadadır hep rind
Sâkiler nâme ile sundular yedi kadeh
Ney ağlar tanbur söyler eyleyemedi kadeh
Sıhhat ile maraz’ı buluşturur bedende
Hüsn ü aşk’ı anlatır ruhlar O’na erende
Şiirler ülkesinin tahtına kurulmuşsun
Asırları devirip ölmez mîsal olmuşsun
Şâirlerin sevdâsı bitmez hiç mısralarda
Müteşâir elinden gönüller şimdi zârda
Fuzûlî kelâmının tutsağı yağmuruna
Kılıc’ına el verde uzanalım yarına