3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1236
Okunma
kendimize yüklediğimiz metafiziki anlamlar vardı
bir de henüz olgunlaşmadan dalından kopardığımız
ağlamaklı bir meyve
karanlıktaki ışık yüzüme senden çalarken
kaybettiği yıldızı arayan bir seyyah anlatırdı belki
ıssız çölün ortasında
ümitsizlik nedir diye
dilime sürçen kelimeler ezildi gitti
gözümü alan hüzmelerine taşlar tıkadım ışığın
belimi büken heybeler yok artık
ya da tenime batan yünlü kazak
koyduğum yerde değildi kalemim hepten
ya da biriktirdiğim hatıralar değildi hayat
canın sıkılınca nefes aldığım
kapıyı kapat,soğuk geliyor
içim ürperiyor,
tüylerim olsa dikileceğini söylüyor bilge
duymadıklarımdan bahset diyorum
bir bakışta göremeyeceklerimden
bir çırpıda silemeyeceklerimden
gözümü kapatığımı söyle bilgeye
okuduğun son kitabın en son hikayesiden de bahset
yazarın giriş cümlesinden, yazmayı unuttuklarından da
korktuğu kelimeleri sen yaz onun yerine
tuale sen vur fırçasını
ortada sırıtan renk kalmasın
aklı sende kalmasın ressamın
içindeki sesi arasın kulakları tıkalıyken
çıkamadığı zirveler ayağına değsin
çok kolay olsun sevinmek
kapıyı kapat bilge
kimse görmesin üşüdüğümü
ölüm treninden sen el salla bana
varınca haber sal ki kalmasın aklım sende
belki unuturum yine üşümeyi
ya da
yine kapatırım gözlerimi