9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1150
Okunma

Yaylalar ılık sularını sundu
Ekinler bereketini
Bedeninde kokusunu duydu özgürlüğün
Nalet okuyarak dünden kalan talihin karasına
Bin atımlık kurşun gibi rahminde tohumladı
Yürekleri ateşe alışkın
Gözleri ölüme aşina
Yiğitlerini sakladı apış arasına
Açtı
Avurtları çöküktü
Susuzdu bütün yaz
Kınına gizledi kinini
Dağların ışgını oldu,yemliği oldu
Ikındıkça doğursun diye umudu
Dağ dile geldi
Taş dile geldi
Sular dile geldi
’’Yaratan ve var eden kadının adıyla’’
Sancısını yer gök duydu
Ikındı
Ikındıkça terledi
Terine ekmek bandı kısır karılar
Bereket fışkırdıça rahminden
Bir batında bin evlat verdi
Sarışın
Kızıl
Kara
beyazdılar
Zembereği boşalmış gibi çoğaldılar
Savaşlardan arta kalan kadındı o
Anadan uryan
Yanında durulmuyordu barut kokusundan.
Ayrılığı ve aykırılığı yaşadı ya gönlünce
Gün yeniden doğururken karanlığın zulmünü
O kadınlığını kaybetti kendinden önce.
15.04.2009-ÇANDARLI / İZMİR