68
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1910
Okunma
ağacın dalından çıkınını alır
bağdaş kurar, oturur altına
domates,biber,soğan ekmek tuz
haziran ayı,güneş tepede
seherden beri
orak sallayan kollar yorgun
beden ter içinde
yirmi iki yaşında,
askerden yeni gelmiş
boylu boslu, pehlivan yapılı
eli yüzü düzgün, delikanlı
yaşlı,hasta yalnız anası olmazsa
köyde durmaz,
başkaları gibi giderdi İstanbul’a
duymuştu;
İstanbul da iş çokmuş
İnşaatlarda amelelik
lokantalarda bulaşıkçılık
apartmanlarda kapıcılık
çöp toplamak,su satmak
hep para getiren işler
kalacak yeri olmayanlar
İş bulana kadar parkta yatarmış
ne güzel kızları varmış, cicili bicili
çıplakça denize girer
el ele tutuşup, erkekle gezer
başlık parası da istemezlermiş
olur ya,……..beklide bir tanesi……
……………….
Ah İstanbul………İstanbul
sana bir vara bilse
bir iş, birde başlık istemeyen kız
birde gece kondu buldu mu
sonra gelsin çocuklar
……………………..
gençlik öne çıkmış, belli
domates,biber soğan yerken
yaşlı,hasta,yalnız anası dururken
bir kuru ekmek parası zor bulurken
hayale dalmış ……
haziran güneşi bu……..…çarpar genci…
………………………..