11
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2275
Okunma

Bana eski aşklardan, sevdalardan dem vurma
Bülbülün feryadını güle sor sen, gül bilir
Yüreğime ateşten darağaçları kurma
Közün üstünde yatan küle sor sen, kül bilir !..
Her gece rüyamdaydın nazlı bir gelin gibi
Süzülerek uçardın, gelirdin sülün gibi
Bakmaya doyamadan giderdin elin gibi
El sürmedim duvağa tüle sor sen, tül bilir !..
Aydınlıktan utandım, karanlığı peyledim
Hecelerle oynadım, mısraları eyledim
Özlem şarkılarını mehtap ile söyledim
Gece ile hâlleşen dile sor sen, dil bilir !..
Kaşlarını yay eder oku bana gererdin
Lale olur açardım, sen kaktüsü dererdin
Gül kokunu dağların zirvesine sererdin
Soluğunu öptüğüm yele sor sen, yel bilir !..
Sazımı başın gibi dizlerimde avuttum
Perdeler saçın idi okşayarak uyuttum
Türküler yetim kalmış senin ile büyüttüm
Mızraba sevdalanan tele sor sen, tel bilir !..
Hasreti bulutların üzerine bağladım
Yıldızlara dert döktüm, Hilâl ile ağladım
Şimşeğe ışık oldum, yağmur ile çağladım
Gözlerimde kan olan sele sor sen, sel bilir !..
Göğe iskele kurdum, yerin altını yardım
Kızgın alevlerde su, soğuk sularda hardım
Ankâ’nın kanadında senin yanına vardım
Şahmeran gibi sardım, bele sor sen, bel bilir !..
Gittin, âleme küstüm, dosttan, düşmandan kaçtım
Gönlümü bağda güle, dağda çiğdeme açtım
Senin sevdana açtım, gözlerine muhtaçtım
Ferhat kimmiş ? Mecnun kim ? Ele sor sen, el bilir !..