(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sevgili Beygirci, çok değerli şair Durdu kardeşimiz hakkında güzel bir şiir yazmış. Yüreğine sağlık.
Bestami Yazgan ve Cevat Akkanat Beyefendiler, Durdu Şahin'i yıllardır ve çok yakından tanıyan kişiler olarak önemli sözler söylemişler.
Ben de şöyle düşünüyorum acizane Durdu Şahin hakkında.
Durdu Şahin bugüne kadar beş şiir kitabı yayımlamış bir şairimiz. İlk şiir kitabı Sevgi Pınarı 1986’da çıkmış. Sonra bunu 1988’de Kutsal Sevda, 1990’da Kar Çiçeği, 1992’de Bir Demet Çiçek takip etmiş. Şimdi ise bu kitaplar Gül Yağmuru adı altında bir araya getirilmiş.
Bu şiirler toplamı, Durdu Şahin’in her şeyden önce üretken bir şairimiz olduğunu gösteriyor. O, şiirden hiç kopmamış ve zaman zaman başka türlere eğilse de asıl uğraşı alanı hep şiir olmuş. Şiirde, üstelik muhataplarının çok azaldığı günümüzde sabit kadem olmak öncelikle kutlanması gereken bir tutumdur bence…
Ama daha önemlisi, şairin kendi şiir yolculuğunda nereden ve nasıl başlayıp nereye geldiğidir. Bu anlamda baktığımızda Durdu Şahin’in şiiri için olumlu şeyler söylemek gerekecektir. Çünkü, şairimizin her şeyden önce bir kimlik sorunu yok…Kendini yerli, millî sanatın bir temsilcisi olarak görüyor ve bu anlayışa bağlı kalarak şiirler yazıyor. Şairimizi bu mensubiyet içerisinde gördükten sonra onun şiirinin dili, şekli, üslubu hakkında değerlendirme yapmak oldukça kolaylaşıyor.
Durdu Şahin, çok yalın bir Türkçe ile yazıyor. Belki de söylenmesi gereken ilk özelliklerinden biri bu olsa gerekir. Dil anlayışı böyle olunca ağırlıklı olarak hece veznini tercih ediyor. İşlediği temalar da bu iki özelliğe paralel olarak din, vatan, bayrak, toplum temaları ve kimi sosyal meseleler olmaktadır.
Doğrusu, geleneksel tarzda bu tür konuları işlemek bugün için oldukça zordur. Zira bunları yeni bir dil ve üslupla söylemek gerekir. Aksi takdirde bu tarzda yazan önceki şairleri taklitten öteye gitmez yazılanlar… Durdu Şahin, bu zorluğu büyük ölçüde aşmış görünüyor. O, çağının farkında olan bir şair. “Yeni” bir şey söylemiyor ama söylediklerini “yeni” bir biçimde söylemeye çalışıyor. Buna bir de şairin samimiyeti eklendiğinde Durdu Şahin şiirinin günümüz Tük şiirine kendi özellikleri içerisinde bir renk kattığı rahatlıkla söylenmelidir.
Şiirde, derinlik, ince işçilik, felsefi yahut tasavvufi yoğunluk, mecazlı söyleyiş gibi özellikler elbette önemlidir. Ama bir şair tercihini geniş kitleler için bir şiirden yana yapmışsa ve şiirine insan ve millet meselelerini asıl mesele olarak yerleştirmişse onu sanatın sadece estetik boyutu içinde ele almak doğru bir tutum olmaz. Çünkü, şair için esas olan şiiri nasıl söylediğimizden çok şiirle ne söylemeye çalıştığıdır. Onunki bir misyon şiiri…
Bir hassasiyeti, yüreğinde olanı paylaşmak… Bir dünya görüşünü dillendirmek… Durdu Şahin, bunu yapmaya çalışıyor. Ama bu kadar mı? Elbette değil. Mesela şiirinde hiç zorlama yok. Doldurma mısralara neredeyse rastlanmıyor. Konu bütünlüğü sözkonusu… Dolayısıyla bu metinler, kendi bağlamında elbette birer şiirdir ve yine kendi bağlamında değer taşımaktadırlar.
Bu yüzden ben bu şiirleri, kendi gerçekliği içinde değerli ve önemli buldum. Hele onun şiirini kişiliği, hayat tarzı, insan ilişkileri ve mücadelesi içinde onlarla birlikte düşündüğümde bu değer ve önem daha da arttı. Durdu Şahin, bu anlamda örneğine çok az rastlayabileceğimiz bir insan… İzleyebildiğim kadarıyla bulunduğu her yere sanat, kültür ve ahlak adına hep bir şeyler katmış, hakikat meşalesini hep elinde tutmuş biri… Doğrusu, bir amaç uğrunda yürüyenlerin şiirleri, benzetme yerindeyse at üstünde söylenen türküler gibidir. Doğal, samimi, açık, anlaşılır. Her ne kadar başka türküleri hatırlatır gibi olsalar da söyleyenin kişisel yorumuyla ve samimiyetiyle özgünleşen ezgiler… Bu yüzden onları önemli buluyorum.
Mustafa ÖZÇELİK
Mustafa Özçelik tarafından 3/17/2009 7:24:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
Durdu Şahin hocayı güzel anlattığınız şiirinize hoşgörünüze sığınarak ben de şu şekilde katkılarda bulunmka istiyorum.
Diyeceğim şu:
Durdu Şahin’in edebiyatçı kişiliği için üç hususu özellikle belirtmek mümkün. Bunlardan ilki, üslubu ile ilgilidir:secili bir nesri vardır Durdu Şahin’in. Daha doğrusu, ölçü ve kafiyeyi, benzer sesleri nesirde kullanmayı pek sever. Bu sayede, kafasındaki düşünceleri çok rahat kağıda dökmesini bilir. Arkadaş toplantılarımızda onun bir ara makineye (bilgisayara) kurulup,kısa sürede gayet usta işi bir yazıyı yazıp bitirdiğini çok görmüşümdür.
Onun edebiyatçı kişiliğinin bir başka yönü, bıkıp usanmaz bir mülakatçı oluşudur. Hazırladığı sorularla başta edebiyat dünyasının meşhurları olmak üzere bir çok ‘ileri gelen kişileri’ konuşturmayı başarmıştır. Durdu Şahin’in bu yoldaki etkinliği, röportaj edebiyatına değerli eserler kazanmıştır.
Durdu Şahin’in edebiyattaki üçüncü önemli yönü, bulunduğu yerleri renklendirmesi, coşturması, bayındır ve bereketli bir dünyaya döndürmesidir. Öyle sanıyorum ki, Alaca en çok onunla kültür, sanat ve edebiyat etkinliği yaşamıştır, yaşayacaktır.
Son olarak şairliğine değinmek istiyorum. Açık ve anlaşılır diliyle, kuru bir hamasete düşmeden, milli bir şiir oluşturmuştur Durdu Şahin. İsterseniz onun dizeleriyle bitirelim yazımızı: “Ben, garip, Ben,öksüz bir şairim. Ne dağları geçecek gücüm, Ne denizleri aşacak kanatlarım var. Şiirimdir tek varlığım, Onunla yüreklere ulaşırım.
Ben, garip, Ben,öksüz bir şairim. Aç kaldığım, Açıkta kaldığım olur. Lakin korktuğum görülmemiştir, Duyulmamıştır yıldığım. Asırlardır binbir ümitle, Bahar müjdesini kışa taşırım.”
Durdu Şahin kardeşimiz için ne kadar güzel sözler dile getirilirse getirilsin ona yakışır.
Durdu Şahin kardeşimizi çok güzel anlatmışsınız Sayın bewygirci Bey.
Sizi kutluyorum.
Birkaç yıl önce Durdu Şahin kardeşimizi anlatan bir yazıda ben de şunları yazmışım:
Bir Kahkaha Kaç Çiçek Açtırır?
Durdu Şahin’le sohbet ayrı bir mutluluk. Belki de hayatımın en neşeli anları ve en çok gülebildiğim zamanları onunla gerçekleşen sohbetlerimiz anında olmuştur. Ciddi ama ilginç olaylar anlatır,siz kendinizi tutamazsınız. Yıllar önce İzmir’de bir gençlik kampındayız. Gecenin geç vaktinde gençler uyumuşlar. Biz ağabeyler olarak deniz kıyısındaki haymanın altında oturuyoruz. Arkadaşların çoğu da gerçekten ciddi insanlar. Durdu Şahin, sohbete bir yerinden katılıyor. O anlatıyor, biz gülüyoruz. Gülmekten karnımız ağrıyor. Hayatımda o kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Aradan geçen zamana rağmen, o kampta bulunan arkadaşlar ne zaman bir araya gelsek o geceye gülüyor ve bu yönüyle de özlüyoruz Durdu Şahin’i.
Taş Düştüğü Yerde Ağır
Durdu Şahin, “Çağır Karacaoğlan çağır / Taş düştüğü yerde ağır.” mısralarını kendine rehber bilmiş birisidir aynı zamanda. Yine İzmir’deki deniz kampındayız. Bir ara kampın yanındaki köy kahvesine uğruyorum çay içmek için. Orada bir öğretmen arkadaşla tanışıp başlıyoruz sohbete. Gençlik kampında kaldığımı söyleyince Durdu Şahin’i soruyor bana ve ekliyor: “Azizim geçen gün bir sohbetimiz oldu ki sormayın. Ağzım açık kaldı vallahi. Adamda bir bilgi, bir birikim var ki aklım durdu...” Kampa döndüğümde hemen buluyorum Durdu Şahin’i ve “Kardeşim sen o öğretmene neler anlatmışsın. Adam çok etkilenmiş.” diyorum. O, sıradan şeyler anlatmış gibi “Yok be ağabey, öylesine bir şeyler anlattım işte.” diyor.
Her Zaman Fedakâr
Hep fedakarlıklarla gelişir ve serpilir dostluk çiçeği. İslahiye’de öğretmenlik yapıyor. Ve iki haftada bir Osmaniye’ye geliyor demiştim ya. Birgün baktım elinde bir kitapla geldi. Bütün masraflarını kendisi karşılayarak şiir yazan öğrencilerinin kitaplarını yayınlamış. Halbuki bu kitap yayınlandığında henüz kendisinin baskıya hazır yeni kitabı yayınlanmamıştı. Daha sonra Gülşen’de Hasbihal kitabı yayınlanıyor. Bu eserde de şair arkadaşlarla gerçekleştirilen mülakatlar yer alıyor. Her defasında:”Durdu Can, bunlar iyi hoş da biraz da kendini düşünsen!” diyorum. O yine başkalarıyla ilgili yeni projelerinden bahsediyor. Ama bütün bunlar karşılıksız kalmıyor, yüreklere ekilen sevgi ve dostluk çiçekleri açıyor ve elinizdeki özel sayı hazırlanıyor. Ne dersiniz Durdu Şahin’e borcumuzu ödeyebildik mi? Hoş ona sorarsanız cevabı hazırdır: “Benim kimseden alacağım yok ki ağabey!”
Hepimiz dostluğun devamı noktasında Durdu Şahin’e sürekli borçlu kalacağız... Böyle dostumuz olsun da varsın biz de borçlu kalalım vesselam...
Kıymetli Üstad değerli Aslan Beygirci üstad..Alacamızın kıymetli üstadlarından benimde canım abimi ne kadar güzel bir methiye ile yazmışsınız..ben çok iyi bilirim onu..iyiliğinin dostluğunun gelmez hiç sonu..Durdu şahin başlı başına bir konu..resimdeki iki dergi yıllar önce fark etti bunu..yayınladı çocukluğundan günümüze kadar onu..Allah onun dostluğundan bizi mahrum etmesin diyor şahsınızda kıymetli üstadı sevgi ile selamlıyor..güzel şiiriniz içinde sizi tebrik ediyorum..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.