6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1244
Okunma

İstanbulu seyrediyorum gözler kapalı
Orhan Velinin gözüyle sevdalı sevdalı
Veli garipliğinde kimsesiz ve efkarlı
Garipliği satıyorum, alan yok, pahalı
Ağır ağır çıkıyorum bu merdivenleri
Akşamın hüznüyle ah yanıyor sanki sular
Son kuşları izliyorum hayatımda çok özel
Ahmed Haşimle gurub vakti bir başka güzel
Akif Ersoyla buluşuyoruz bir bulvarda
İstiklal marşını okuyor sağnak yağmurda
Şehitlere dar gelmeyecek makber gönlümde
Bir anka alıp sonsuza uçuyor ufukta
Necip Fazıl la ah canım,ölümsüz sakarya
Herşey akar su,tarih kıvrım kıvrım akar ya
Bir milletle özdeşleşmedi bir şiir daha
Öp beni seccadem derken gözyaşı bir derya
Yahya Kemalle sessiz gemiyi geziyoruz bir ara
Ne kaptanı ne çarkçısı yok hali hazırda
Meçhule giden gemi demirli son limanda
Rabbim binlerce gemi kalkıyor aynı anda
Faruk Nafizle yola devam ediyoruz
Yaylıyla anadolu turuna çıkıyoruz
Han duvarlarında şiirleri okuyoruz
Anadoluyu buram buram hissediyoruz
Fazıl Hüsnü Dağlarca ile tanışıyoruz bir davette
İnsanlar dağlarla bulutlarla hep o mavilikler içinde
İnsan nasıl ölebilir yaşamak bu kadar güzelken diyor hoca
Kim ölmek ister diyorum hoca,ah keşke elimizde olsa
Cahit Sıtkı Tarancı geliyor sonra yanıma
Yaş otuzbeş yolun yarısı eder diyorum saygıyla
Dante gibi ortasında değil,sonuna geldik ömrün o hızla
Hazırlanın o zaman pek yakın diyor o büyük buluşma
Muhibbi Kanuni ile söyleşiyoruz bir süre sarayında
“Aşk mıdır bu can ı dil mülkünü yağma eden” diyor o harika şiirinde
Gönül sarayı dil mülkü yağmalanmadan temizlenir mi diyor sonra
Padişah konmaz o saraya,gönül mülkünü tahsis et yalnızca Hakka
Nihat Gülle
Şair ve yazar