10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
877
Okunma
karanlığın çöktüğünde bahtına
aşk tufanı salınırken ufukta
yelelerin sallanır deli tay misali
kalbini saran karanlık fırtına
aydınlığa muhtaç gönüller yanarken
ayın akşam doğduğu saatler gezinir ağaç dalında mısra
karanlığın ayışığında yüzdüğü saatler sararır sevgili ayda
mumla idare eder severek yaşarken
közler küllenirken alevler yanmıyor
aşıklar sevmeden usanmıyor
dili lal olduğu zaman billur terazi
okkası ağır düşer yan gelir niyazi
saf kalpte yatan yontuk taş
dile dolanır allanır terazi
yatık giden sancıları yıldızlara astılar
galaksiler kurup karanlığın içinden
geçip giden yollar
bugün severken yarın mevsimler bastılar
karargah kurdular atmosfere
sevda sevinde kastılar
göklere çıkan sevdalar
yerde neler bekler neler
yamalı kırık sevdalarda girift bilmeceler
dağ başında kaybolup yerde olan sevdalar
ufuk karartıları kaybolunca kararır geceler aydınlığa
ışığın yaktığı aşklar düşer ortalığın en tenha yerine
somurmuş iç acıtmalar yanarken
solmuş yüzler farkedilir gece biterken
gece biter gün konar işin gönlüne
sevda konurmu sevdalının önüne
paydos dedi selvi kozalağı
bakarki düşte yatan kediler
dinlemez kimseyi duymaz artık yerin kulağı
kaybolan benmiyim yoksa zamanmı
bendeki kalan geceden bir anmı
asılı kalan gözlerden bakıp
iyiki beni etraftan görmediler
yok ederdi dönme dolap
gelen düş/tü
gelseydi düş/erdi
30-01-2009 hayrettin