"Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif edemeyeceğimi biliyorum. Payıma düşen her şeyi erteledim, ama erteleyemediğim bir şey kaldı sana benziyor; su olsan dokunduğum da bozulurdun bozulmayan bir şeysin, uykuda görülecek rüya olsan uyanırdım mutlaka beni rüyamdan uyandıramayan bir şeysin, gidilecek bir yol olsan sonu olurdu mutlaka sonu olmayan bir şeysin……



Düşün ki! Dünyada sadece iki kişilik şarkı kalmış onu söylüyoruz, seni düşündükçe yoruluyorum dersem yalan olur yalanım yok…

Bu günden yarına ne kalır bilmem ama sen kalırsın bebeğim tıpkı yatağı değişmeyen akarsu gibi…..
Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama bugünüm değil yarınımsın aşkım

Dünyada kaç iklim kaç ölüm var? bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin, bilme! Bugün her ölümle yüz yüze geldiğimde seni düşündükçe hayata dönüyorum yeniden…..


Gecenin en karanlık yerindeyim bir sigara ateşinin aydınlattığı ışık kadar bile olsan yine de istiyorum seni……

Sadece benim seni anladığım, kimsenin unutmamak için defterine not düşmediği kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni.


Bir başka dilden seviyorum seni kırmızıdan çok, çok öte.
Bir kentin ortasında çığlık çığlığa tek başıma kalsam da yine de seviyorum seni…….."


saygımla