10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1878
Okunma

Elimde kazma kürek, antika arıyordum.
En yakın ören yeri nerede diye sordum..
İki üç hafta geçti, bıraktım sözü sazı,
Ankara ortasında yapılmalıydı kazı..
Gece geldim alana, elimde el feneri,
İyice tespit ettim kazacağımız yeri.
Hititler ve Frigler yaşamıştı burada;
Altın filan bulursak, erecektik murada..
Belli olmaz belki de, üç beş heykel buluruz,
Bu gece kader güler, biz de zengin oluruz..
Umutları bağlayıp kazmaların sapına;
Zenginlik; bekle bizi, geliyoruz kapına!
Zira, elimizdeki, harita kesin idi;
Dikkatli olmalıydık, "polis gelmesin"idi.
Besmeleyle başladık kazmaları vurmaya;
Hayaller kuruyorduk, köşe olmuştuk güya!
İki arşın kazınca rastladık bir tabuta;
Ceseti sarmışlardı, yaprağa, kuru ota..
Tabutun üzerinde "Bu Yeşil" yazıyordu;
Ben yoruldum, arkadaş durmadan kazıyordu...
Biraz daha deşince, bir tahta kasa bulduk;
Çok sağlam çakılmıştı, açana dek yorulduk.
Kırk küsür el bombası, içi barutla dolma,
En az yüz kalaşnikof, Roma devrinden kalma!
Al sana lav silahı, Bizanslılar kullanmış;
Bu el bombaları da, Selçuklulardan kalmış!
Fünyeler Friglerden, mermiler Hititlerden;
Koca bir cephanelik çıkmıştı ümitlerden!
Hüzünle kapatarak deştiğimiz o yeri;
Tekrar hayale gömdük, altın ve heykelleri...