arabanın altında yatmış sırt üstü gözleri kaynak yangını kıpış kıpış esmer teni
arabanın altında yatmış sırt üstü hulusi usta yüreği yangın yeri eşinden kuzusundan ayrı
arabanın altında yatmış sırt üstü sırtında yükü ağır yeri sağlam bozuk olanı yatarak kazanıyor ekmeğini
arabanın altında yatmış sırt üstü gülüyor hulusi usta biliyor başına geleceği ozan efe resim çekince
141208 denizli
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İstiklâl Savaşı öncesinde toplarımız, kamaları İngilizler tarafından imha edildiği için kullanılamaz durumdaydı. Kamalar, Denizli’de torna ustası Şükrü Külçeler tarafından yapılmış ve orduya gönderilmiştir. Atatürk, bu fedakârlığı unutmamış, bu ustaya, bizzat Mareşal Fevzi Çakmak eliyle gönderdiği bir teşekkür belgesi ile ödüllendirmiştir. Bu belgenin verilişinin şahidi, torna ustalarından (Mehmet Salih oğlu, 1345 Denizli doğumlu) İbrahim ERDOĞ’dur. İbrahim usta, ilerlemiş yaşına rağmen, çocuklarına bıraktığı atölyeye uğrar, çevre iş yerlerindeki dostları ile sohbet eder. Bir arkadaşımın oto tamir atölyesinde, sohbetinden istifade ettim. Tarihî bir hatırasını şöyle anlattı:
“Ben Tornacı Şükrü ustanın çırağıydım. Atölyemiz, Kaleiçi’nin dışında, Demirciler Camisinin karşısında idi. Kaleiçi ve çevresindeki iş yerlerini bekçiler beklerdi. Fırtınalı günlerde, yangın çıkmasını önlemek için dükkân dükkân dolaşıp ocaktaki ateşleri söndürtürlerdi. O günlerde, suçu tespit edilmiş bir kalfayı, bir bekçinin dövme sahnesini unutamıyorum. Bekçi küçük boylu, kalfa uzun boylu idi. Bekçi kalfayı, sandalyenin üzerine çıkarak tokatladı. Şahidi olduğum bu olayı, biraz korku biraz da tebessümle seyrettiğimi hatırlıyorum. Yaz tatillerinde yedi-sekiz çocuk torna atölyesinde çıraklık yapardık. Çıraklığa rağbet pek fazla idi. Aile büyükleri, çocuklarının bir meslek sahibi olmalarını isterlerdi. Bu sebeple ustalar ısrarlara dayanamaz, yanlarında gerektiğinden fazla çocuk çalıştırırlardı. Ben de babamın ısrarları sonunda çıraklığa kabul edilmiştim. O zaman, sekiz-dokuz yaşlarında idim. Bir gün atölyenin önünde askerî araçlar durdu. Kenarı fitilli pantolonlu subaylar indi. Bir subay, (Bu Mareşal Fevzi Çakmak idi, o olduğunu sonradan öğrenecektim.) yanıma kadar gelip sordu: -Şükrü Usta kim? Kolumu ustamdan yana uzatarak gösterdim: -İşte, orada! Subayın elinde, kırmızı kurdeleli büyükçe bir zarf vardı. Ustamın yanına gitti. -Sana Gazi Paşa’nın selâmını getirdim, dedi. Yaptığın hizmetlerin karşılığı olarak sana bu teşekkür belgesini gönderdi. Sana kendi elimle vermemi istedi. Ustam sevinmişti. Atölyesine kadar gelen bu ünlü misafirine bir şeyler ikram etmek istediyse de kabul görmedi. Subaylar, zarfı bırakıp gittiler. Sonradan öğrendim ki benimle konuşan ve ustama zarfı veren kişi Mareşal Fevzi Çakmak’tır. Mareşal, Antalya’ya gidecekmiş. Atatürk, “Denizli’ye uğra, bu belgeyi Şükrü Külçeler adlı ustaya ver.” demiş. Ustam, topların kamalarını yapıp onların İstiklâl Savaşı’nda kullanılmasına yardımcı olmuş. Ayrıca, bir para kasası yaparak Millî Müdafaa Bakanlığı’na hediye etmiş. Ustam Şükrü Külçeler, bir zamanlar Denizlispor Futbol Takımı’nın amigoluğunu yapan Saim Külçeler’in babasıdır.”
*** Atatürk’ün verdiği teşekkür belgesi –eğer bu güne kadar korunmuşsa- Saim Külçeler Bey’de veya onun bilgisi dahilinde bir yerdedir. Temin edilerek Atatürk Müzesinde yerini almalı ve korumaya alınmalıdır.tamirci çıraklarımız bu kadar değerlidir kadir bilen yüreklere..ozan efeye teşekür edrim
"ne guzel anlatmissiniz efendim,insanin basina gelebilecek en guzel seylerden biri ugruna siir yazilmasi olumsuzlestirilmesi
... "arabanin altinda uzanirken o beden bir yandan dûsunûr sorunu bulup halladem kurtulam bu daracik yerden ugrasir didinir her halûkârda tek dûsûncesi vardir hayatta isinin ehli olsun begensin herkes evine helal lokma gotursun vicdani rahat bir uyku uyusun...'
(konu bôyle gûzel olunca ancak siirle yorum yakisirdi dizelere kalemin daim olsun ramazan efe...) saygilarilarimla...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.